Haberiniz.com internet sitesi yazarlarından Neval Kavcar, Abant toplantılarını konu etmiş olduğu, “‘Türkiye’yi Türkler Kurdu’ Demek ‘Deli Gömleği Giymek’miş” başlıklı yazısında; Abant Platformu tarafından göl manzaralı otellerde gerçekleştirilen toplantıları, “Abant tartışmaları denilen danışıklı dövüş toplantılarda, her şey önceden planlı. İddia odur ki, sonuç bildirgesi önceden hazırlanıyormuş. Herkesi tartıştırıyorlar, sonra sümen altından bildirgeyi çıkarıyorlarmış. Format böyleymiş efendim. Anlatanların yalancısıyım…” şeklinde pek güzel değerlendirmiş. (1)
Yazısında belirttiğine göre; bu toplantı esnasında “Anayasanın bazı maddelerinin değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez” şeklinde koruma altına alınmış olması, “deli gömleği giymek” şeklinde yorumlanmış. Ben şahsen, bu değerlendirmeleri bilmiyorum. Ancak Neval Hanım’ın, çok okunan bir yazar olmasından hareketle konuyu yakından takip ettiğini düşünüyor ve dolayısıyla Abant’ta bu tür herzelerin yenmiş olabileceğine ben de inanıyorum. Esasen buna inanmak için şu karda kışta, ta Abant’a kadar gitmenin lüzumsuz olduğunu da biliyorum. Aynı düşünceler, TV ekranlarında zaten özgürce dile getiriliyor bugünlerde.
Nedir Anayasamızın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeleri?
1-Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
2-Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
3-Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.
Bu maddeleri değişmez kabul etmenin “deli gömleği giymek” olduğunu ileri sürenlerden hiçbirisinin, en azından görünürde ve şimdilik olmak üzere cumhuriyetle bir dertleri yoktur. Örneğin bunların aklı başında olanlarından hiçbirisi, “Devletin yönetim şekli değiştirilsin” ve örneğin “Cumhuriyet gitsin şeriat gelsin” demiyor. Onların bütün derdi ve sıkıntısı, cumhuriyetin niteliklerinin ve kurucu millet tanımının değiştirilmesiyle alakalıdır. Yani onlar, bir anlamda cumhuriyetin içini boşaltmak için çaba veriyorlar. En büyük dertleri de Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli niteliklerinden olan laiklik ve milliyetçilik prensiplerinin Anayasadan çıkarılmasını istiyorlar. “Dili Türkçedir” ibaresi, Anayasa'dan çıkarmayı ya da yanına başka ibareler (örneğin Kürtçedir ibaresini) eklemeyi istedikleri başka bir ibaredir. “Atatürk Milliyetçiliği” tabiri de galiba hiç hazzetmedikleri tabirlerden birisi olmalıdır.
Aslında çok istedikleri ve zaman içinde daha gür bir sesle dile getirecekleri başka konular da var akıllarında. Örneğin “Türkiye Cumhuriyeti”, “Türk Devleti”, “Başkenti Ankara’dır” ve “Millî marşı ‘İstiklal Marşı’dır” ibareleri de zamanla dillendirilecek ve değiştirilmesi talep edilecek ibarelerdendir. Çünkü onların bütün derdi ve tasası, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran ve ona kimliğini veren Türk kavramını anayasadan kovmaktır. Anayasasında “Türk” kavramı olmayan bir devlete de herhâlde “Türk Devleti” denilemez.
Aslında bilinçaltında gizledikleri başka bir şey daha vardır bunların. O da başkentin tekrar İstanbul’a taşınmasıdır. Çünkü onların gözünde Ankara, “Atatürk” ve “Cumhuriyeti” demektir. Sıra ne zaman gelir bilmiyorum ama bir gün sıranın İstiklal Marşı’na da geleceği muhakkaktır. Zira İstiklal Marşı’nda Türk milletine övgü ve milleti yüceltme vardır. Türk milletine yapılan övgü ve yüceltme ise bunların tahammül edemeyeceği bir husustur. Onun için günü gelince, İstiklal Marşı’nın değiştirilmesini de talep edeceklerdir bu gafiller.
Anayasa yapılması ise artık iyiden iyiye ayağa düşürülmüş bulunmaktadır. Berberler ve Kuaförler Derneği ile Fırıncılar Odası teklif sundular mı bilmiyorum ama STK adıyla Anayasa teklifinde bulunmayan hiçbir örgüt kalmadı bildiğim kadarıyla. Kısa adı “ÖNDER” olan “İmam Hatip Mezunları ve Mensupları Derneği” bile Anayasa Raporu hazırlamış iyi mi? Hem de son toplantısını Diyarbakır’da yaparak ve Diyarbakır’daki STK’lardan gelen görüşler doğrultusunda raporlarına son şeklini vermiş ÖNDER. (2)
Merak edenler için söyleyelim bu “ÖNDER” kelimesi, “İMAM” demektir. Çünkü Arapça “imam” kelimesi, Türkçemizdeki “önder” anlamına gelmektedir.
Bakınız Diyarbakır’da yapmış oldukları toplantıdan sonra (3) hazırlayıp başkanları Hüseyin Korkut vasıtasıyla TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e sundukları sözüm ona "Anayasa Raporu"nda neler teklif etmiş bizim (önderci) imamlar:
- Vatandaşlık tanımı, objektif kriterlere bağlanmalı, etnik kimlik vurgusu yapılmamalı.
- Anayasanın başlangıcının yazımında inançlara saygı vurgulanmalı.
- Türkiye’de çoğulcu demokratik toplumun oluşmasını engelleyen milliyetçilik ve laiklik ilkeleri, Cumhuriyetin nitelikleri arasından çıkarılmalı.
- Eğitimin her aşamasında isteğe bağlı olarak ve yeterli talebin olması şartıyla ana dilde eğitim imkânı tanınmalı.
- Din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri, eğitimin her kademesinden, zorunlu dersler arasında yer almalıdır. Belli bir din ve inanca dayalı din dersleri seçmeli ders hâline getirilmeli.
- Din ve inanca dayalı kılık kıyafet her bakımdan bir hak olarak tanınmalı ve serbest olmalı. Kamusal alanda türban serbest bırakılmalı.
- Cumhurbaşkanı ve milletvekilleri için isteklerine bağlı olarak dinî yemin tanınmalı. Zorunlu ilk ve orta öğretim kesintili olmalı. (4)
İşte size, dindar ve kindar (dininin ve kininin davacısı) nesillerin yetiştirileceği "İmam-Hatip Liseleri"nden mezun olanların kurmuş oldukları Derneğin (en azından bugünkü yöneticilerinin) kafasındaki Anayasa, daha doğrusu Devlet şekli. Böyle bir devlete bugünkü anlamda “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” denilebilir mi, onu da okuyucularımın yüksek idrak, izan ve vicdanlarına havale ediyorum. Ancak şu kadarını söyleyelim ki; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda Mustafa Kemal ve arkadaşlarına en büyük desteği verenler, başta müftüler olmak üzere din adamları olmuşlardır. Anlaşılan o din adamlarının torunları, bugün gelinen noktada, kurulmasına yardımcı oldukları bir devleti yıkmaya niyetli olanların yakmış oldukları ateşe odun taşımakla meşgul oluyorlar.
Yazık, hem de çok yazık…
Ömer Sağlam
1-http://www.haberiniz.com.tr/yazilar/koseyazisi50920-_Turkiyeyi_Turkler_Kurdu_Demek_Deli_Gomlegi_Giymekmis_.html
2-http://www.aktifhaber.com/imam-hatipliler-kurultayi-diyarbakirda-yapildi-534392h.htm
3-ÖNDER’in Diyarbakır’da yaptığı kurultayın sonuç bildirgesini okumak için lütfen şu linke tıklayınız: http://www.onder.org.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=141:7-mam-hatipliler-kurultay-sonuc-bildirgesi&catid=30:gunceduuyuru
4-http://www.medyafaresi.com/haber/72712/guncel-laiklik-cumhuriyetin-nitelikleri-arasindan-cikarilmali.html