Saat 2.oo’ye yaklaşmakta, 11 Eylül’e gireli neredeyse iki saat olacak… Takvim eski günü devirmeden az önce, Adana Merkez Park’taki “basamaklı tiyatro”da nefis bir konsere tanık oldum. Yunus gibi Abdal gibi dehaları senfonik müzikle birleştiren nefis bir konsere. “Senfoni ile İlahiler”e…
İlahilerin hepsi güzeldi ama Burak Kut’un söylediği Pir Sultan Abdal’a ait “Güzel Aşık Cevrimizi Çekemezsin Demedim mi”yle Yunus’un “Sordum Sarı Çiçeğe”si; Feryal Türkoğlu’nun beni büyüleyip bıraktığı Yunus şiiri “Ben Yürürüm Yane Yane”;
Hasan Alptekin’le başlayıp koro dahil tüm sanatçıların birlikte söylediği yine Yunus’a ait “Şol Cennet’in Irmakları” daha fazla işledi içime. Biraz bencilce oldu ama bu ilahiler hayatımın uzunca bir döneminde saklı. Unutmadan söyleyeyim: Semazenlerin ilahilere; özellikle de “Şol Cennetin Irmakları”na yaptığı eşlik, konserin sufiliğine Mevlevi renkler kattı.Bu konserde, ilk kez duyduğum bir ilahi beni aşık etti. Sultan Üçüncü Murat Han'ın sözleri ve Ali Ufkî Bey'in bestesiydi o... Aşık etti ama bir yandan da ürpertti, hatta korkuttu. Güfteyle müzik birbirine çok uymuş. Bugüne dek nasıl duymamışım ya da duymuşsam nasıl fark edememişim hayret ettim. Adını dillerinden düşürmedikleri hâlde; Allah-kul tanımayan, bencil, yalancı, hain, açgözlü ve ahlakça düşkün günümüz çıkarcılarıyla onları sessiz bir sadakatla izleyenlere karşı, bir dönemin doruktaki yöneticisinden gelen keskin uyarıydı o... Murat Han'dan...

