Günay Tulun Beyin soğanla ilgili hikâyesi üzerine, bizim de benzer bir konudaki bilgi ve tecrübemizi yazmak aklımıza gelmiştir. Ola ki, prostat şikâyeti olan birilerine yardımımız dokunur.
Kırk küsur yıl önceydi. “X Ağbi” dediğimiz, babamıza yakın yaştaki bir âile dostumuz vardı. Kendisi, âile dostu olmak yanında bir şeyler öğrenebileceğimiz aynı sektörden meslektaşımızdı da. Bir gün onun ev ziyâretine gitmiştik. Vakit akşamdı; kapıyı açan hanımı “X Abla”, “yukarıda çalışıyor” deyip bizi onun yanına götürmüştü. X Ağbi, akşamcıydı; her akşam yemeğinde veyâ daha sonra iki duble rakısını aksatmadan içerdi. İş hayâtına bir inşaat öğretmeni olarak atılmış, kurduğu inşaat lisesinin de müdürlüğünü yapmıştı. O sıralardaysa inşaat müteahhitiydi. Kendisi, son derecede mütevâzı, esprili, saygı değer ve sevimli bir adamdı. Bu yanını, iş hayâtında karşılaştığı zor şartlarda bile hiç değiştirmemişti. O akşam da, evinin ofis gibi kullandığı odasında bir yandan inşaat hesapları yaparken, diğer yandan rakısını yudumlamaktaydı. Çalışma masasında, meze olarak bulunan çerezin içinde kabak çekirdeği de görülmekteydi. X Ağbi, söz-sohbet arasında bir çekirdeği ağzına götürürken demişti ki… “Ben bu çekirdeği ilâç niyetine yiyorum; prostata çok iyi geliyor!”
Prostat… Bu, yirmibeş-otuz yaşları için henüz uzak olunup, pek de bir şey ifâde etmeyen kavramdı. O akşam bir süre sohbetten sonra vedâ edip ayrılmıştık ama… Prostat ve çekirdekler, kafamızın bir köşesine yerleşecekmiş demek.
Şimdi gelelim yakın zamâna. On yıl önceydi ve kendimizde bir takım idrar sorunları görmeye başlamıştık. İdrar zorluk ve kesikliği, akışın çatallanması, zaman-zaman yanma ve dahası. Evde çok sayıda sağlık kitabı vardır. Bu nâzik konuda hekime gitmeyip hemen bunlara bakmıştık. Teşhisi de kendimiz koymuştuk. Artık hayatta olmayan X Ağbi’nin prostat dediği şey, işte bu olmalıydı! Evet evet, âilemizde hiç duymadığımız prostattı bu. (Doksanlık bir dayımız vardır. Daha sonra öğrendik ki, meğer onda da prostat varmış.) Prostat deyince, biz kabak çekirdeğini de hatırlamıştık. Daha önce pek iltifat etmediğimiz hâlde, o zaman iki akşam üst-üste çekirdek yedik. Sonuç kelimenin tam anlamıyla bir mûcizeydi; derhâl iyileşmiştik! O sıralar, ayda ancak birkaç kere çekirdek yiyerek işi idâre ettik. Daha sonra bunu sıklaştırmak gerekti. Şimdilerdeyse, kaç gram çekiyorsa her akşam bir avuç kadar yemekteyiz.
Pekiyi, sonuç ve durum ne midir? Vallâhi, prostat diye bir şeyler duyuyoruz ama… Ne olduğunu pek bildiğimiz yok doğrusu!
Şaka bir yana, çok iyiyiz çok! Yakın çevremizden birkaç kişinin daha prostatlarını kabak çekirdeğiyle tedâvi ettiklerini bilmekteyiz. Bunun yanında, iki yakınımız da aynı anlamda her akşam bir kaşık keten tohumu (toz veyâ tânesi) yemektedirler. Onların da durumlarının iyi olduklarını bilmekteyiz. Biz şahsen keten tohumuyla tanışmıyoruz ama, geçen yıl prostatla aramızı soran bir üroloğa kabak çekirdeğini söylemiştik de… O da bize alternatif olarak keten tohumunu eklemişti. Hekimlerin, alternatif tıbba genel olarak yakın durmadıkları bilinmektedir. Oysa hekimimiz öyle davranmamıştır. Bu demek oluyor ki, keten tohumunu da bu kadar ciddîye almaktadır.
Prostat ve Çekirdekler 1 [Mete Esin]
Mete Esin
Not: Kanda, prostatı işâret eden PSA değerleri yaşla ilgili tutulmaktadır. Normal sayılan değerler; 40 yaş ve altında 1.3, 40-50 yaşları arasında 2.0, 50-60 yaşları arasında 3.0, 60-70 yaşları arasında 4.0 ve 70 yaş ile bunun üzerinde 4.5 ng/dl olarak kabul edilmiştir. Hâlen yetmişini yaşayan bizdeki en son ölçümdeyse, bu değer sâdece 0.89 ng/dl düzeyinde çıkmıştır.
ALINTI YAPMAK İÇİN
- Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
ESER EKLEMEK İÇİN
- "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
YORUM YAZMAK İÇİN
Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.