Volkan Konak: Deprem Beni İlgilendirmiyor! [Ömer Sağlam]
Haber şöyle: “Ünlü şarkıcı Volkan Konak önceki akşam Arnavutköy’de dostlarıyla yemek yedi. Bir ara yemeği bırakıp dışarı çıkan Konak, çorap satan kızla çiçekçiye 100 TL bahşiş verdi. Gecenin sonunda gazetecilere;
- Ben sanatçı değilim, müzisyenim, sorularınızı sanatçılara sorun diyen ünlü şarkıcı,
- Van’daki depremzedeler için bir yardım projesinde yer alacak mısınız? sorusuna,
- Deprem beni ilgilendirmiyor. diyerek etraftakileri şoke etti!.(1)
Volkan Konak’ın bu sözlerine ne denir bilmiyorum ama bana kalırsa; ülkede düşünce özgürlüğü varsa, Volkan Konak'a da tahammül etmek zorundasınız. Aslına bakarsanız ve elbette bana göre; Volkan Konak, bu ülkede dilinin ucuna gelip de bir türlü söyleyemeyen belki de milyonlarca insanın gerçek düşüncesini dile getirmiş bulunmaktadır. Yani milyonların ağzındaki baklayı fırt diye çıkarıvermiştir ağzından. Yani Volkan Konak, bu düşüncesinde kesinlikle yalnız değildir...
Depremden önceki haftaydı. Aile büyüğümüz evde düştü ve kalçasını kırdı. Tedavi ettirmek için Ankara'daki bir devlet hastanesine gittik. Dört gün yattıktan sonra depremden önceki Cuma günü ameliyat yapıldı. Depremin ertesi günü idi. Baktım ortopedi kliniğinin koridorlarından birisinde kasketli bir adam elinde bazı evrakla âdeta büzüşmüş, üzgün bir vaziyette yere çömelmiş ve sırtını duvara dayayarak dinlenmeye çalışıyordu. Selam verip derdini sordum. Cevabı şu oldu:
"Beyim Karabük'ten geldim. Aylardır gelip gidiyorum. Yıllardır para döküyorum hanımın rahatsızlığı için. Ancak bir türlü düzen tutmuyor kırığı. Şimdi yine geldim ameliyat yaptırmak için, ancak yatırmıyorlar. Van depremi sebebiyle yatakları boş tutuyorlar. Ya bu adamlar yıllardır başımıza bela oldular. Bakın onların belası bizi burada da buldu. Deprem Allah'tan ama biz de insanız. Bakın karım aylardır acı çekiyor..." dedi. Düşündüm adam haklıydı. Eğer biraz geç kalsak bizim hasta da kabul edilmeyecekti hastaneye. Van Depremi bizim aileyi de perişan edecekti…
BDP'li Selahattin Demirtaş çok değil, daha dün, PKK ile mücadeleyi kast ederek diyor ki; "Madem bu bir savaş, o zaman bu savaşın bir hukuku olmalıdır!"(2)
Yani adam açıkça, terörle mücadelede savaş hukukunun geçerli olmasını isteyerek olaya uluslararası boyut kazandırma arzusunu dile getiriyor. BM ve Lahey Adalet Divanı kurallarının uygulanmasını istiyor. Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nin devreye girmesini istiyor. Bu adam Türkiye Cumhuriyeti Bütçesinden maaş alan bir mebustur.
Türkiye, uyuma vatanına sahip çık!
BDP'liler başta olmak üzere; PKK yandaşlarının söylediği her şeyi, yaptığı her eylemi sineye çek, garibim bir sanatçı olan Volkan Konak'ın, hangi ruh hâli içinde söylediği pek belli olmayan masum bir açıklamasını ayyuka çıkar. Olacak şey değildir.
Yanlıştır. Hem Volkan Konak'ın yersiz ve zamansız açıklaması yanlıştır hem de ona duyulan abartılı tepki çok yanlıştır. İnsanları, bölünme korkusuyla bu kadar baskı altına almak ve onların gerçek düşüncelerini açıklamalarına bir türlü izin vermemek ve sürekli baskı altında tutma, işte sonuç budur. Yanlış politikalar yüzünden Türk insanı, artık patlama noktasına gelmiştir. Bu insanlar görüyor ki; dişinden tırnağından arttırarak Kızılay’a yapmış olduğu bağışlarla satın alınan yardım malzemelerini taşıyan kamyonlar, ne idüğü belirsiz bazı kılıksız adamlar tarafından yollarda zorla durdurulup talan edilmektedir. Yağmalanıp çapullanmaktadır. Türk insanında, yağmalanan bu malzemelerin PKK militanlarına götürüldüğü şeklinde bir kanaat vardır. Yani insanlar artık, benim paramla benim çocuğuma kurşun sıkıyorlar demeye başlamıştır.
Bu, tehlikeli bir gidiştir, iyi biline.
Bakın, 1999 Marmara Depremi'nde resmî rakamlara göre 25'in üzerinde insan öldü ve Türk ekonomisi âdeta çöktü. Ancak böyle oldu diye ne terör örgütü silah bıraktı ne dağa çıkmalar sona erdi ne aileler çocuklarının dağa çıkmasını önlemek için bir şeyler yaptı ne de terör yandaşlığı, yardım ve yataklığı son buldu. Aksine hızlanarak devam etti. Ayrıca, Doğu ve Güneydoğu’dan Marmara’ya akan yardım konvoylarını da gören bilen hiç olmadı Türkiye’de. Ya da fazla reklamı yapılmadı. Doğu ve Güneydoğu insanı, yardımlarını İslam’ın şiarı gereğince sessiz sedasız yaptı elam!
Şimdi soruyorum; Van'da deprem oldu, 600 kişi öldü diye, Türkiye, büsbütün ölmek ve yas tutmak zorunda mı Allah aşkına. Bakın en büyük bayramımız olan Cumhuriyet Bayramı bile sırf deprem sebebiyle iptal edildi, daha ne istiyorsunuz? Lütfen abartmayın artık. Deprem olmuştur, bitmiştir. Ölülerimiz vardır, yaralılarımız vardır. Ekonomik kayıplarımız vardır. Bu millet her şeyin üstesinden geldiği gibi bunun da üstesinden gelecek güç ve kudrettedir. Dolayısıyla herkesi, her şeyi ve özellikle söylenen her sözü Van Depremi'ne indirgeyerek değerlendirme hastalığından bir an önce sıyrılalım. Bu güzel ülkeyi insanlara zindan etmeyin artık.
En önemlisi de, Doğu’da deprem oldu diye PKK ile mücadeleyi sakın gevşetmeyelim. BBC’yi kaynak göstermek suretiyle TSK 1400 PKK’lıyı öldürmüştür diye asparagas haberler yaparak dikkatleri başka yönlere çekmeye çalışan alçak ve şerefsizlere itibar etmeyelim. Kürt kardeşlerimize sahip çıkalım, ancak Kürtçülük yapanlara ve bunun için masum Kürt kardeşlerimizi kullananlara fırsat vermeyelim. Terörle mücadelesinde Hükûmete ve TSK’ya olan desteğimizi aman eksiltmeyelim. “Barışa Emanet Olun” gibisinden kitaplar yazarak, terörle mücadeleyi baltalamaya çalışan aklıevvellere destek olmayalım. Bu adamların dedelerinin de bir zamanlar bu milletin başına bela olduğunu, hatta bu milletin sırtına asırlar sürecek bir bela olan Ermeni sorununu sardığını aklımızdan sakın çıkarmayalım.
Ayrıca, deprem, Volkan Konak’ı gerçekten de hiç ilgilendirmiyor. Çünkü o, ne bir mimardır ne bir mühendistir ne bir devlet görevlisidir ve ne de bir AKUT görevlisi. O, sözüm ona bu ülkenin hemen her sorunu hakkında ekranlarda ahkâm kesen çokbilmiş sanatçı güruhundan da değildir(3).
Kendisinin de dediği gibi o kendi hâlinde sıradan bir şarkıcıdır.
O kadar!..
Saygılarımla
Ömer Sağlam
___________
ALINTI YAPMAK İÇİN
- Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
ESER EKLEMEK İÇİN
- "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
YORUM YAZMAK İÇİN
Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.