Afganistan harekâtı iki buçuk ayını dolduruyor. Harekât, artık Tora Bora (Kara Toz) denen dağlık bölgeye indirgendi; Bin Laden’in yaşadığı sanılan bu noktada da bitecek görünüyor. Fakat, ABD’nin, artık işim bitti diyerek, çekip gideceği düşünülmüyor, buna ihtimal verilmiyor. Afganistan’da üslenip, yeni yapılanmada baş rol oynayacağı besbelli. Şimdi bunu konuşuyoruz. Kısaca Amerika denen ABD, hemen her yönüyle hedef ülkedir. Peki, Amerika ve ABD hakkında ne bilmekteyiz?.. Kısaca “Yerliler” dediğimiz kızılderili insanlar ülkesi Amerika kıtasıyla ABD nedir ve kimdirler?..
Amerika’yla başlayalım. Aztekler, İnkalar, Mayalar ve efsanevi Tolteklerin yaşayıp, yerel uygarlıklar ortaya koydukları iki parçalı büyük kıta... Amerika’ya X. yy’da ayak basan ilk yabancıların, İzlanda ve Norveçli Vikingler olduğu bilinmektedir. Grönland’ı bulup el koyan Vikingler, Kuzey Amerika’nın Ada’ya yakın kıyılarına da çıkmışlardır. Ne var ki, buralarda kalıcı olamamışlar, tarihte iz bırakmadan çekilmişlerdir. Osmanlı, XV. yy’da gücünün doruklarına tırmanırken, Akdeniz’de de büyük bir donanmaya sahip olarak, burasını Avrupalılara dar etmiştir. Akdeniz’de hareket alanları daralan Fransız, İspanyol ve İtalyanlarla Portekiz donanmaları, Hindistan niyetine Atlas Okyanusunda maceralara atılmışlardır.
Amerika kıtası, İtalyan Kristof Kolomb tarafından 1492’de keşfedilmiştir. Fakat, Kolomb burasını Hindistan sanmıştır! Sonra, gene bir İtalyan olan kaptan-kâşif Amerigo Vespucci Güney Amerika kıyılarına vardığında, birlikte yola çıktığı coğrafyacı ve haritacı Alman Martin Waldseemüller, yeni topraklara kâşif Amerigo’nun adını vermiştir. Amerika kıtası, daha sonra İspanyol Alarkon, Almagro, Balbao, Bermudez, Cordoba, Cortès, Mendana, Orellana, Palata, Pinzon, Pizarro, Salis ve Soto; İngiliz Baffin, Cook, Dampier, Franklin, Frobisher, Hudson, Raleigh, Ross,Vancouver ve Wallis; Fransız Bougainville, De Leon, Cartier, Joliet, Marquette, Salle, La Vèrendrye ve iki oğlu, İtalyan G. ve S.Caboto’lar ve Verrazano; Portekizli Cabral, D’Abreu ve Magellan; Danimarka’dan Behring, Hollandalı Lemaire’le Schouten, İskoç Mackenzie, Rus Çirikof ile Norveçli Amundsen eliyle adım adım ve kıyı köşe keşfedilecektir.
Artık, İspanyolların ve ardından diğer Avrupalıların Amerika’ya göçleri başlamıştır. Buna, Amerika’nın Avrupalılarca işgâli demek daha doğru olurdu ya!.. Çünkü, bu göçler sırasında Amerika tenha bir ülkeydi. Bu yüzden, Avrupalılar âdeta elleri kollarını sallayarak Amerika’yı doldurmuşlardır. Direnç gördükleri noktalar başta Meksika olarak Orta Amerika’dadır. Kuzey Amerika’ya, Avrupa’nın hemen her yerinden, fakat daha çok kuzeyden kitle göçleri olmuştur. Orta ve Güney Amerikalaraysa, ezici çoğunluğu İspanyollar olmak üzere Akdenizliler (Latinler) iltifat etmişlerdir. Amerika’da topraklar ele geçirip büyük çiftlikler, işletmeler kuran Avrupalılar, iş gücü ihtiyacını da Afrika’dan getirdikleri köle zencilerle karşılamışlardır. Kuzeyden güneye, bütün Amerika’nın ılıman-sıcak bölgelerine taşınan zencilerin en yoğun oldukları ülkeler, ABD’yle, Portekizce konuşan Brezilya’dır. Küba gibi birkaç ülkedeyse nüfus çokluğunu zenciler oluştururlar. Amerika toprakları, başlarda Avrupalıların sömürgeleri durumundadır. Fakat gün gelecek, Amerika-Avrupalıları anavatanlarına isyan edeceklerdir. Amerika kıtasının günümüz devletleri, böylece isyanlar sonucunda doğacak ve ortaya çıkacaklardır.
Buradan itibaren, Amerika genelinden ABD özeline geliyoruz... Amerika deyince, ilk akla gelen ABD, yani Amerika Birleşik Devletleri oluyor... 1607-1733 yılları arasında kurulan yarı devlet statüsündeki on üç İngiliz sömürgesi, ABD’nin çekirdeği olmuşlardır. Ancak, Fransız ve İspanyollar da boş durmamışlardır. Ardından, sömürgeci ülkelerin kendi aralarında ve sömürülenlerin bunların hepsine karşı çatışmaları yaşanmıştır. 1775-1783 ABD’nin bağımsızlık mücadelesi dönemidir. 1786’da, Washington, Hamilton ve Franklin’in önderliklerinde varılan uzlaşmayla, bugünkü Amerikan Anayasası taslağı hazırlanmıştır. 1789’da kabul edilen Anayasa’yla birlikte George Washington ilk cumhurbaşkanı seçilmiştir. Yarı bağımsız eyaletler düzenindeki ABD, katılımlarla büyüyüp genişlemiştir. Bayraktaki birer yıldızla gösterilen elli bir eyalete buradan varılacaktır.
Amerikan denilen ABD halkı veya kabul edilirse ABD ulusunun, yapısıyla oluşumu her zaman merak ve tartışma konusu olmuştur. ABD’ye bir de bu yanından ve nispeten taze bir bilgiyle girelim. 1990 yılı nüfus sayımı sonuçlarından öğreniyoruz ki, bugünkü her dört Amerikan'dan biri 57.9 milyon nüfuslarıyla Alman kökenlilerdir. Ünlü Kennedyler ve bir önceki Başkan Clinton’ın mensup oldukları İrlandalılar, 38.7 milyonla ikinci sıradalar. İngilizlerse 32.7 milyonla sanılanın aksine üçüncüler. Zenciler, İtalyanlar, Amerikan’ım diyenler, Meksikanlar, Fransızlar, Polonyalılar, Kızılderililer... Nüfusları milyonu aşan böyle otuz iki etnik öbek var. Hemen ekliyelim ki, bunların arasında lobileriyle ünlü Ermeniler, Yahudiler, Yunanlılar yer almıyorlar. Onlar küçük nüfuslardalar. Büyük küçük bütün öbeklerin sayılarıysa yüz otuz dörde ulaşıyorlar.
ABD kurulduğu sıralarda, en çok konuşulan Almanca’yla İrlandalı ve İskoçların da ikinci dilleri olan İngilizce öne çıkmışlardır. Bu iki dilden birinin seçimi halk oyuna bırakılmış ve çok ilginç bir sonuç alınmıştır. Aradaki sadece bir oy farkıyla İngilizce öne geçerek, o günden beri ABD’nin resmî dili olmuştur. Buna rağmen, ABD’de bugün hâlâ Fransızca ve İspanyolca (hatta Almanca) konuşulan bölgeler bulunmaktadır. Diğer etnik öbekler de dar alanda eski ana dillerini konuşabilmektedirler.
Ekonomik, bilimsel, teknolojik üstünlükleri, refahı ve askerî gücüyle ABD’nin, dünyada bir “Çirkin Amerikalı” imajı vardır. Bu; hovarda, küstah, saldırgan, şımarık bir tiptir. Hâliyle, hiçbir yerde sayılmamış, sevilmemiştir. Fakaaat, ABD bir de güzel yüzüyle bilinir. Mesela adildir. Başkanını, hem de görevi sırasında yargılayabilen bir demokrasidir. İşte buna da şapka çıkarılır. Afganistan’daki ABD kimi ülkelerde kabul bulmamıştır. Sağcı ve solcu bazıları bizde bile harekâta karşıdırlar. Savaşın sivil kurbanlarını söylemektedirler. Buna üzülmemek ne mümkün? İnsan hakları filan demektedirler. Elbette ki insan hakları. İyi de Laden’in aldığı canlar insan değil miydiler, onların hakları yok muydu!?. İnsanlar bir yana, günümüzde hayvanların bile hakları varken...
Dinsizin hakkından imansız gelirmiş! İşte, şimdiki durum budur, böyle olmuştur.
Mete Esin
Hedef Ülke ABD [Mete Esin]
ALINTI YAPMAK İÇİN
- Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
ESER EKLEMEK İÇİN
- "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
YORUM YAZMAK İÇİN
Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.