Rumeli Fatihleri [Mete Esin]

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den bu
yana da redakte edilmediğinden, doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Edirne Belediyesi eski Başkanlarından Güngör Mazlum'un bir makâlesini okuduk. Başkan, beş-on gün önceki bu yazısında, Edirneli Koman âilesinin dedeleri Mehmet Şeref Aykut'tan bahsediyordu. Yazının bir yerindeki şu ifâde dikkatimizi çekmişti: "Osmanlı kurucusu Evlâd-ı Fâtihan sülâlesinden... Bu, elbette ki M.Ş. Aykut için söylenmişti. Evlâd-ı Fâtihan, târihimizin gerçekten ilgi çekici bir konusudur. Eski bir yazımızda, dolaylı olarak şöyle bir anıp-geçtiğimiz konuyu bugün biraz daha açmak istiyoruz.

Osmanlılar henüz Anadolu'da yaşarlarken defâlarca Rumeli'ye geçmişler ama, bir süre sonra gene Anadolu'ya dönmüşlerdir. Geçişlerin çoğu birer mâcerâdan ibârettirler. Bir kaçı da Bizans'ın yardım isteyen çağrısıyla gerçekleşmişlerdir. Tâ ki ondokuza kadar! Uzmanların üzerinde anlaşamadıkları bir târihte, Osmanlılar, ondokuzuncu ve son defâ olarak Rumeli'ne ayak basmışlardır. Geriye dönüşü olmayan bu son çıkışın, Edirne'nin fethi târihinden (1361) üç-beş yıl önce yaşandığına hiç bir kuşku bulunmamaktadır.

Rumeli'nde kalıcı olacak ondokuzuncu geçişten sonra ve de hemen, yeni bir vatan tutulmak üzere, bölük-bölük Yörükler taşınmışlardır. Yerleştikleri bölgelerde, daha sonra altı öbeğe ayrılacak Yörükler, Rumeli'nin Türklerce iskânı için sayıca yeterli olmamışlardır. Anadolu'dan daha fazla Yörük taşınmasıysa, yerli Rum halk karşısında Ora'da Türkleri iyice azınlığa düşüreceğinden, sakıncalı görülecektir. İşte bu noktada, Kuzey'in Türkleri hatıra gelmişlerdir. Bu politika uyarınca, Kırım ve dolaylarının Tatar nüfusundan bir kısmı Rumeli'ne göçürülmüşlerdir. Rumeli'nde Tatarlar da dört öbeğe ayrılmışlardır. Her iki öbeğin ayrılıp-adlandırılmalarıyla birbirlerine bağlanmaları şöyle gerçekleşecektir: Kocacık Yörükleri, Naldöken Yörükleri, Ofçabolu Yörükleri, Selânik Yörükleri, Tanrıdağı (Karagöz) Yörükleri ve Vize Yörükleri. Bundan ayrı olarak da; Aktav Tatarları Naldöken Yörüklerine, Tırhala Tatarları Selânik Yörüklerine, Yanbolu Tatarları Kocacık Yörüklerine ve Bozapa Tatarları da Vize Yörüklerine eklenmiş ve bağlanmışlardır.

Türkler, Rumeli'ne "Akıncı Beyleri" denen alp-yiğitlerin komutasında geçmişlerdir. Bunların bilinen başlıcaları; Ece Halil, Evrenos Bey, Hacı İlbey, Hoca Fîruz, Gâzî Mihâl, Lala Şâhin, Malkoç Oğlu ve Paşa Yiğit... olurlar. Akıncılar, Osmanlı'nın "Dirlik" denilen düzeni uyarınca, Rumeli'nde toprağa bağlanmışlardır. Bunlar, komutanlıkları sürdürülmek kaydıyla yerleştikleri bölgede yaşamak, aynı yerde mülkî görevler yürütmek, askerliğe hazırlamak ve asker yetiştirmek zorundaydılar. Bunun için lâzım olan insan malzemesiyse, kendilerine ocak-ocak bağlanan Yörüklerle Tatarlar olmuşlardır. Böylece 1700'e gelinirken, Örgüt'te bir gevşeme ve isteksizlikler görülmüştür. Yörüklerle Tatarlar, Örgüt'e artık pek fazla iltifat etmemek ve yerleşik düzene geçmek doğrultusunda davranmaya başlamışlardır. Yerlerine, yazılmak istenenler de kezâ isteksizlik göstereceklerdir. Durum buna dönünce, Örgüt yeniden ele alınıp bu meyanda yeni bâzı düzenlemelere gidilirken, Yörükler ve Tatarlar, komutanlarıyla birlikte onurlandırılmak istenmişlerdir. Örgüt'ün, geçmişte Rumeli'nde üstlenip-başardığı fetihlerdeki rolüne göre, kendilerine "Evlâd-ı Fâtihan" denmiştir. Yâni,"Fâtihler'in Evlâtları"...

Kendilerine "Evlâd-ı Fâtihan" denilip, 1691'de yeniden örgütlenenlerin köylerinde yaşadıkları Rumeli merkezleri (sancak, ka-zâ) şunlardır: Ahıyolu, Avrathisarı, Aydos, Babadağı, Babaeski, Balçık, Bereketli, Buğdan, Burgaz (Bulgarya), Cumâpazarı, Çağlayık, Çardak, Çarşamba, Çatalca, Çırpan, Çirmen, Demirhisarı, Dimetoka, Doyran (Makedonya), Drama, Dupriçe, Edirne, Eğribucak, Ereğli, Eskicumâ, Eskizağra, Ferecik, Filibe, Gümülcine, Hacıoğlupazarı, Hasköy, Hatuneli, Hayrabolu, Hezargrad, Hırsova, Hüseyinli, İslimye, İştip, İpsala, Karadağ, Karaferye, Karailyaslı, Karasuyenicesi, Kalemeriye, Karinâbad, Karlıova, Kavak, Kavala, Kırklareli, Kızanlık, Kızılağaç Yenicesi, Kozludere, Langaza, Lofça, Malkara, Mangalya, Meğri, Misoti, Osmanpazarı, Pazargâh, Pravadi (Bulgarya), Pravista, Radovişte, Ruskasrı, Rusçuk, Saray, Selânik, Selvi, Serez, Silistre, Sultanyeri, Şumnu, Tatarpazarı, Tekfurgölü, Tekirdağ, Tırnova, Tikveş, Tuzluk, Uzuncaova, Uzunköprü, Ustrumca, Vardar Yenicesi, Vize, Vodina, Yahşılı, Yanbolu, Yenipazar, Yenizağra, Yerköprü ve Ziştovi. Bütün bu birimlerin kapladığı alana "Yörük Vilâyeti" denmekte ve başına getirilen beylerbeyi veyâ vezir de "Yörük Hâkimi" sayılmaktaydı. "Yörük Hâkimi" diye, ilk defâ olarak Mora Seraskeri Çakırcı Hasan Paşa atanmıştır.

Anlaşılmış olacağı üzere, sayıca daha az olan Tatarlar, kalabalık Yörük öbekleri arasında erimişler ve bundan sonra da Tatar adıyla anılmaz olmuşlardır. Tatar denilen toplumun büyük çoğunluğu Kuman asıllı ve kumral olup Avrupalılara benzemektedirler. Tatarların içindeki Asya tipli Moğol unsuruysa, halk tarafından sanılanın aksine çok azdır ve Türkiye’de Tatar sayılanlar sâdece bunlardır. Ta tarlar kendi asıllarını bilemeyince, tabiatıyla başkaları hiç bilmemektedirler! Rumeli muhitinde bugün hâlâ Tatar bilinenler, buraya Evlâd-ı Fâtihan'dan sonraki târihlerde ama gene Kırım ve dolayından göçenlerin torunlarıdırlar. Bunlar da, çok sayıdaki Kuman ile azınlık Moğol’un bir karışımı veyâ bunların melezleri olup, öze çok yakın bir Türk ağzı konuşmaktadırlar.

II. Mahmut, 1826'da Yeniçeri ocağını ortadan kaldırınca, Evlâd-ı Fâtihan'ın durumu da yeniden ele alınmak gerekli olmuştur. Bu çerçevede, Evlâd-ı Fâtihan ocağı bir kez daha düzenlenmiştir. 1846'daysa Örgüt bir fermanla kaldırılıp-dağıtılmış, böylece târihteki yerini almıştır.



Mete Esin

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN