beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Nedenini, neler olduğunu bildiğiniz için yalnızca ismini yazacağım, "Dünya'nın en nezih, en soylu, en barışçıl eylemi" olan "Gezi" yaklaşık iki buçuk ay kadar önce 28 Mayıs günü başlamıştı. Recep Bey, Fas Başbakanı ile rica minnet alelacele bir program yapıp ailesinin toplum önünde sıkça görünen kadınlarını da yanına katarak süratle Fas'a kaçtı. Ailenin erkekleriyse kamuflaj giysilerini giyip araziye uydular. Hiçbiri Türkiye'de de ortalıkta da yoktu. Buhar olup uçmuşlardı.
Sırasının belli olması için VI. Muhammed olarak tanımlanan Fas Kralı "Mohamed el-Sadis bin el-Hasan", Recep Bey'i karşılamadığı gibi, "bu utanmaz herif ne halt etmeye geldi" gibisinden basına dahi yansıyan çok ağır sözler söylemiş. Görüşmek isteyen Recep Bey'i reddetmiş, kabul etmemiş, nazik davranmamış. Madalyonun öteki yüzüne bakarsak diplomatik kurallar ülkelerin karşılıklı resmî ziyaretlerinin çat kapı olmayacağını, ayrıca önceden bir gündem belirlenmesi gerektiğini söyler. Kendilerinden çok emin olan bizimkiler, şok üstüne şok geçirir, efendilerine ne diyeceklerini şaşırırlar. Siz, korkak muhaliflerin "danışmanları yanlış bilgi veriyor" gibi söylemlerine bakmayın, Recep Bey zeki adamdır. "Bu sözleri söyleyenleri de muhaliflerin tümünü de danışmanlarını da" ünlü halk sözümüzde olduğu gibi "sulu dereye su içmeye götürür ama su içirtmeden geri getirir". Tabii ki durumu anlar. Çok kızmıştır ama Türkiye'den gelen tahmin bile edemediği bir haberle ferahlar. "Gezi" ona karşı değil, yapılan yanlışlıklara karşıdır. Hemen Türkiye'ye talimat gönderir. "Ne yaparsanız yapın hepsini dağıtıp 24 saatte bu işi bitirin!" emrini verir. Bu korkak diktatör taslağı "Gezi Olayları" sırasında meydana gelen tüm ölümler ve provokatif olaylar dâhil her kötülüğün baş sorumlusudur. Cinayetlerinden, kaos yaratmaktan, ülkemize zarar vermekten, halkı birbirine düşürmekten, masumlara dinsel temalı iftiralar atmaktan, Türkiye'nin itibarıyla oynamaktan yargılanmalıdır. Yalnız o mu? Hayır! Onun yasa dışı emirlerini uygulayan bütün yürütme erki de...
Herkes bunları söylemez, korkarlar.
Bense bu diktatör taslağından korkmuyorum.
Kasımpaşa, Okmeydanı, Tepabaşı, Şişhane, Tünel beşgeninde kaçak sigaralarla tombalacılık yapan bir adamı seçip tepenize çıkartırsanız olacağı budur. Dün acaba kaç kişinin kanına, canına girdiyse bugün de aynısı yapacaktır. Malum, "Alışmış, kudurmuştan beterdir!" tabii ki "Huylu huyundan vazgeçmez!" ve "İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur.". Ônu hâlâ tanımadıysanız çok yakında tanıyacaksınız.
Uzatmayacağım!
Korkusuz kahramanların kurduğu bu ülke, kendisini kahraman olarak lanse ettirmeye çalışan korkaklarla bir yere gitmez. Namuslu insanların kurduğu bu ülke, namussuzlarla bir yere gitmez. Herkese eşitlik isteyenlerin kurduğu bu ülke, halkı birbirine düşüren bölücü katillerle bir yere gitmez. Biline!..
Günay Tulun