Ömer Sağlam
Dünyaya Tavuğun Lades Kemiğinden Bakan Diyanet [Ömer Sağlam]
Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Birkaç gün önce gazetelerde, "Diyanet'in lades oynamanın
haram olduğuna ilişkin görüş belirttiği" şeklinde ilginç bir haber vardı. Hürriyet kaynaklı haber metninde yer alan
Diyanet'in görüşü tam olarak şöyle:
"Taraflardan bir
kimsenin kazanıp diğerinin kaybetmesi esasına dayalı bütün şans oyunları kumar
kapsamında değerlendirilip haram kılınmıştır. Zira bir taraf karşılıksız
olarak kaybederken, diğer taraf da hak etmeden kazanıyor. Bu özellikleri
taşıyan lades oyunu da bir tür kumar niteliğindedir. Bu sebeple kaybedenin
kazanana bir şey vermesi şartı ile lades oyunu oynamak caiz değildir. Sadece
eğlence maksadı ile oynanmasında sakınca yoktur."
Bize göre de insanların, bir bedel karşılığında birbirini aldatmaya yönelik olarak
oynadıkları her türlü oyun haramdır; amenna ve saddakna. Ancak, mesela; evin
hanımı akşama fırında nar gibi bir tavuk kızartmış ve ailecek oturup bir güzel
yemişler. Etinden sıyrılan kemiklerin arasındaki Lades kemiğini almış muhabbet
olsun diye eşiyle lades tutuşmuş ve onu faka bastırıp kendisine çok zamandır
istediği bir gömleği, ayakkabıyı veya çantayı aldırmış. Peki, bunun neresi
haram? Oysa bakın bu lades de bir bedel karşılığında oynanmıştır. Aile saadeti
ve aile içi mutluluk denilen şeyler, biraz da bu tür ayrıntılarda gizli değil
midir sanki?
O sebeple bir konuda
fetva verirken genelleme yapmamak, geçim şartlarını, toplumun kültürel motiflerini,
gelenek ve görenekleri de dikkate
almakta fayda vardır. Hele hele, hakkında ayet bulunmayan konularda, uydurma
hadislere dayanarak fetva vermek, özellikle dindar insanları büsbütün sıkıntıya
sokmaktadır. Uydurma hadislerin havalarda uçuştuğu bir toplum düzeninde
bağlayıcı fetva adı altında kestirip atmak kesinlikle doğru değildir.
Diyanet'in "lades
haramdır" şeklindeki fetvasını, yabancı insanlar arasında ve büyük
bedeller karşılığında oynanan şekliyle elbette bizler de kabul ediyoruz. Ancak
gelin görün ki; lades oynamanın haram olduğunu söyleyen Diyanet'in, Suriye'de
kardeş kanı dökenlere yardım amacıyla TIR'lar dolusu silah gönderilmesi
konusunda hiç sesi çıkmamaktadır? Hemen her konuda zırt pırt görüş açıklayan,
hatta Fethullah Gülen'in başbakan için yapmış olduğu meşhur bedduayı takip eden
günlerde Eskişehir'de yapmış olduğu konuşmada "Son yıllarda, günlerde İslam
dünyasında, Türkiye'de olup bitenler, kendisini dindar olarak tavsif eden
insanların yapıp ettiklerinden dolayı sakın dine küsmeyin..." diyerek Fethullah Gülen'e bile laf sokuşturan Mehmet
Görmez efendi, acaba bu konudan neden hiç konuşmaz?
Diyanet'in absürt
fetvaları sadece "Lades" ile de sınırlı değil elbette. Aynı gazete
haberinde bir de "solucan" fetvası yer alıyor. "Oltaya canlı
solucan takarak balık avlamak caiz midir?" şeklindeki soruya şu cevabı vermiş Diyanet: "Solucan vb. bir
hayvanın doğrudan kendisinden istifade etmek için değil de onun vasıtasıyla
başka bir hayvanı elde etmek için canlı olarak oltaya takılması insanların
yararına yönelik olması açısından sakıncasız gibi görünmekte ise de başka imkan
bulunması halinde bundan kaçınılması daha uygun olur."
Yani Diyanet,
vermiş olduğu solucan fetvasıyla hayvanların, kendilerinden direk istifade
etmek amacıyla toplanmasını, yakalanmasını, yani kısaca avlanmasını caiz
görürken, bu hayvanların başka hayvanların yakalanmasında veya avlanmasında
vasıta olarak kullanılmasını caiz görmemiştir. Düşündüm düşündüm böyle bir
fetvaya uygun bir açıklama getiremedim. En sonunda şuna karar verdim ki; Diyanet, solucanlara
ayıp olmasın diye böyle bir fetva vermiş bulunuyor! Yani Diyanet, bu fetvasıyla
solucanların gururuyla oynanmasının, solucanların balık avlanmasında
kullanılarak onlarla dalga geçilmesinin caiz olmadığını söylemek istemiş
oluyor.
Balıkların canlı canlı
avlanmasına, onlara zoka yutturularak veya zıpkın saplayarak avlanmasına bir
şey demiyor ama sıradan bir canlı olan solucanların bu konuda yem olarak
kullanılmasına itirazı vardır! Ne de olsa balık, hoca efendilerin bayıla bayıla
midelerine indirdiği besin maddelerinden birisidir. Onun için ne şekilde olursa
olsun avlanmalarında bir beis yoktur. Ancak solucanlar öyle mi? Bu mübarek
hayvanlara eziyet etmek asla caiz değildir!
Anlaşılan; Mehmet Görmez
yönetimindeki Diyanet'e göre; Suriye'de can veren Müslümanların, olta ile balık
tutmakta kullanılan solucanlar kadar bile kıymeti yoktur! Çünkü AKP
iktidarının, bütün gücüyle Suriye muhalefetini desteklemesi, onlara silah
yardımında bulunması bile Diyanet'i hiç ırgalamıyor! Eğer ırgalasaydı, hiç
değilse ortaya çıkar bu işin yanlışlığı konusunda birkaç laf ederdi Mehmet
Görmez Efendi.
Başbakana Secde Eden
Diyanet!
Şu halde ikazımızı
yapalım Sayın Mehmet Görmez'e: Unutma Mehmet Görmez; devrin hükümetinin emrinde
olan İbn-i Ebi Leyla'yı bugün hiç kimse hatırlamıyor. Ancak aynı devrin
hükümetine karşı sadece ve sadece doğruları ve hakkı savunan İmam-ı Azam Ebu
Hanife öyle mi? Onu, bugün herkes saygıyla anıyor ve 300 milyonluk Türk Dünyası
onun izinden gidiyor. Lütfen oturduğun koltuğun hakkını ver Mehmet Görmez
Efendi. Zira Diyanet, Hanefi İslam'ı, yani İmam-ı Azam Ebu Hanife'nin savunduğu
İslam'ı temsil etmekle, sen de bir anlamda onun koltuğunda oturuyor sayılırsın.
Lütfen İmam-ı Azam'a layık olmaya çalış.
Ömer Sağlam
ALINTI YAPMAK İÇİN
- Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
ESER EKLEMEK İÇİN
- "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
YORUM YAZMAK İÇİN
Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.