1-http://www.yirmidorthaber.com/guncel/muslumanlar-kolombdan-once-amerikaya--/haber-968378,
Amerika 711 Yılında Araplarca Keşfedilmiştir [Ömer Sağlam]
Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Daha önce de defalarca dile
getirdim; Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ve bu kurumun yönetimindeki derneklerin
ve vakıfların faaliyetleri, iyiden iyiye iktidar partisinin siyaset alanı
haline gelmiş bulunmaktadır. Tayyip Bey, başbakan iken edindiği bu alışkanlığı,
Cumhurbaşkanı olduktan sonra da son sürat devam ettirmektedir. Malum geçenlerde
bilim dünyasını ayağa kaldıran açıklamasını da Diyanet İşleri Başkanlığı
tarafından İstanbul'da düzenlenen "1.Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini
Liderler Zirvesi"nde yaptı ve Diyanet çalışanlarından bol bol
alkış aldı.
Aynı şeyi Tayyip Bey'in adeta
yerine vekil bırakır gibi başbakan atadığı Ahmet Davutoğlu da yapıyor. O da
geçenlerde Hacıbektaş-ı Veli'yi anma etkinliklerinde Alevi yurttaşlara hitaben
yapmış olduğu konuşmada bir STK olan Türkiye Diyanet Vakfı tarafından kendi
kaynaklarıyla basılan Alevi Klasiklerini sahiplenerek "Alevi gençler Alevilikle
ilgili adap ve erkanı öğrensinler diye Alevi klasiklerini bastırdık.."
anlamında laflar etmemiş miydi?
Peki, neydi Tayyip Bey'in bir
tarihçi edasıyla yapmış olduğu açıklama? Elbette “Amerika kıtasının, Kristof
Kolomb'dan 314 sene önce olmak üzere 1178 yılında Müslümanlarca keşfedildiği ve
Kristof Kolomb'un anılarında Küba'da bir cami gördüğünü dile getirdiği”ne
ilişkin açıklama idi. Tayyip Bey, eğer Kübalı kardeşleri isterlerse Kristof
Kolomb'un anılarında belirttiği noktaya Türkiye'nin bir cami yapabileceğini
bile söyledi Diyanet’in düzenlemiş olduğu uluslar arası niteliği olan bir
toplantıda.
Tayyip Erdoğan, bu son derece
absürt ve ayakları yere basmayan uçuk açıklamaları hangi tarihi belgeye
dayanarak yaptı diye araştırırken karşımıza bir isim çıktı; Prof. Dr. Fuat
Sezgin. Kimdir Fuat Sezgin? “İslam Bilimleri Tarihi Uzmanlığı” adı
altında büsbütün Arap Edebiyatı ve Arap Tarihi araştırmaları yapan bir akademisyen.
Otuz yılı aşkın süredir çalışmalarını
Frankfurt'ta Wolfgang Goethe Üniversitesi'nde yürütüyor. Anlaşılan Türkiye ve
Türklerle fazla bir irtibatı yok hocanın. Bu sebeple Araplarca pek seviliyor.
Nereden mi çıkarıyorum bunu? Şuradan:
Carl Brockelman ve Fuat Sezgin
6-8 Mayıs 2002 tarihinde
Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur'da "İslam Kültür Mirası'nın Korunması" konulu
bir toplantı yapılıyor. İslam ülkelerinden konunun uzmanlarının ve dini
liderlerin katıldığı toplantıda Türkiye'yi dönemin Diyanet'ten sorumlu Devlet
Bakanı Recep Önal, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz ve bazı Diyanet
yetkilileri temsil ediyorlar. Toplantıda, İslam Kültür Mirası'nın korunması
konusunda Suudi Arabistan, Fas, Mısır, Malezya, Ürdün ve Endonezya gibi İslam
ülkeleri adına birçok teklif sunuluyor. Herhangi bir teklif getirmeyen ülkelerden birisi de
Türkiye oluyor. Suudi Arabistan yönetiminin, Arap yarım adasında Türklere ait
ne kadar mimari eser (Mekke’de Ecyad Kalesi, Ceruh Kışlası, Osmanlı Revakları,
Medine’de Medine Tren İstasyonu vs.) varsa hepsini teker teker yıkıp ortadan
kaldırdığı bilindiği halde, Türk delegasyonu nedense bu toplantıda sessiz
kalıyor. Adeta devletin kesesinden turistik bir geziye çıkmış gibiler. Zaten
dönemin DİB Dini Yayınlar Dairesi Başkanı Yaşar Çolak, zirve vesilesiyle
gittiği Malezya’yı anlata anlata bitirememişti Diyanet Aylık Dergi’deki
yazısında...
Söz konusu toplantıda Arap
ülkeleri tarafından yapılan tekliflerden birisi oldukça ilginçtir. O teklif "Carl
Brockelman ve Fuat Sezgin gibi kimi yazarlarca Arap Edebiyatı ve Arap Tarihi
ile ilgili olarak yazılan bazı eserlerin koruma altına alınması konusunda"
yapılan tekliftir. Yani o toplantıda İslâm Mimarisi, İslâm Mûsikisi ve
İslâm Sanatı gibi konular kültürel miras kavramının dışında tutulmuş, sadece
Carl Brockelman ve Fuat Sezgin gibi adamların Arap Edebiyatı ve Arap Tarihi
üzerine yazdıkları eserler İslam Kültür Mirası sayılmıştır!
Tayyip Erdoğan'ın Keşif
İddiasının Kaynağı Fuat Sezgin, Suflörü de Bilal Erdoğan’dır!
Sözde Ermeni soykırım iddiaları
konu edilince haklı olarak "Tarih yazmak siyasilerin değil,
tarihçilerin görevidir" diyen
Tayyip Erdoğan, hiç gereği yokken tarihi bir konuda böyle uçuk bir iddiayı
neden dile getirdi bilinmez ama, Tayyip Erdoğan'ı bu konuda yüreklendiren,
muhtemelen Prof. Dr. Fuat Sezgin'in konuya ilişkin yazdıklarıdır. Daha doğrusu
Tayyip Erdoğan, Fuat Sezgin'in Müslümanlarca çizilen kimi haritalardan
hareketle dile getirdiği "Müslümanlar, 10. yüzyıldan itibaren
Amerika’ya gitmeye başlamış, bir kısmı da orada kalmıştır"
şeklindeki iddiasını, bir adım daha ileri götürerek tarihe bağlamış ve
iddiasına inandırıcılık kazandırmak istemiştir. Habere göre; Prof. Dr. Fuat
Sezgin, bu iddialarını “Amerika
Kıtasının Müslüman Denizciler Tarafından Kolomb Öncesi Keşfi ve Piri Reis” isimli
kitabında ileri sürüyormuş(1).
Televizyon ekranlarına çıkan bazı
uzmanlar ve gazeteciler, Erdoğan’a bu ayakları yere basmayan bilgileri kimin
verdiğini, yani suflörün kim olduğunu merakla Erdoğan’ın danışmanlarını işaret
ediyorlar. Bana göre bu suflör danışmanlar değil, olsa olsa Tayyip Erdoğan’ın
oğlu Bilal’dir. Zira geçtiğimiz Cumartesi günü (15 Kasım 2014) Fuat Sezgin’in
Türkçeye çevrilen “Arap-İslam Edebiyatı Tarihi” isimli kitabının Gülhane’deki tanıtımı sırasında Fuat
Sezgin’in yanında bulunan en itibarlı misafirlerinden birisi Bilal Erdoğan’dı.
Bilal Erdoğan sadece Tayyip Erdoğan’ın oğlu olduğu için orada değildi elbette.
Bilal Erdoğan, aynı zamanda “İslam Bilim
Tarihi Araştırmaları Vakfı” nın
da yönetim kurulu üyesi(2). Konuya ilişkin
haberden bahse konu eseri bu vakfın basıp basmadığı anlaşılmıyor ama muhtemelen
bu vakıf bastı söz konusu kitabı. Ve en azından bu vakfın girişimleriyle
basıldı. Çünkü kitap, vakfın kuruluş amacına ve ismine çok uygun!
Kahvehane Muhabbetine İstinaden
Tarih Yazarsanız Gülünç Olursunuz!
Anlaşılan Prof. Dr. Fuat Sezgin
ile bir araya gelen Bilal Erdoğan, ihtimaldir ki; Amerika’nın keşfi ile ilgili
olarak Prof. Dr.Fuat Sezgin'den "Kahve muhabbeti"
havasında duyduklarını hemen babası Tayyip Erdoğan'a ulaştırmış, o da gidip
Fuat Sezgin'in bazı haritalardan hareketle yapmış olduğu çıkarımları, oğlu
Bilal’in aktardığı kadarıyla alıp, uluslararası bir toplantıda dile
getirmiştir. Getirmiştir ve aklı başında birçok Türk insanını da ziyadesiyle
utandırmıştır! Başta El-Pais olmak üzere İspanyol basını, Erdoğan’ı iddiasını
kanıtlamaya çağırırken, yerli medya mensupları da Erdoğan’ın iddiasını Ti’ye
almışlardır. Bunların başında yılmaz Özdil gelmektedir ve Yılmaz Özdil bizim
Cumhurbaşkanı tarafından ileri sürülecek muhtemel yeni tezleri “Marko
Polo Müftüydü, Pasifik okyanusunda ilk iftarı Macellan verdi, Vasco da Gama,
Piri Reis’in İmam-Hatipten sınıf arkadaşıydı” şeklinde sıralamıştır(3).
Tarihi Küba Ulu Camii
Tayyip Bey’in “Kristof
Kolomb, anılarında Küba kıyılarında bir cami gördüğünü söyler”
şeklindeki tespitini duyunca biz de “Tayyip Bey, yakında -Kristof Kolomb aslında
Müslüman'dı- derse şahsen şaşırmam!”
ve “Büyük tarihçimiz Tayyip Erdoğan’a göre Kristof Kolomb’un Küba’da var
olduğunu söylediği caminin ünlü imamı Hafız Fidel Castro ve Müezzin-Kayyımı
Hafız Cheguvera” şeklinde iki yorum yapmış ve bu ikilinin kepli
(komando şapkalı) fotoğraflarını paylaşmıştım facebook sayfamda.
Tayyip Erdoğan’daki Arap
Hayranlığı
Tayyip Bey'i bu absürt çıkışa
iten bir sebep de herhalde kendisinde iyiden iyiye önüne geçilmez bir hal alan
Arap hayranlığı ve Araplara olan düşkünlüğüdür. Tıpkı Cezayir'de yapmış olduğu "Mescid-i
Aksa'ya yapılan İsrail saldırısı, Türkiye'ye yapılmış sayılır"
şeklindeki gereksiz ve Türkiye’yi zora sokan açıklamasının da Araplara olan
sempatisinden ileri geldiği ve tamamıyla Türkiye'deki iç kamuoyuna dönük siyasi
içerikli bir mesajdan öteye herhangi bir anlam ifade etmediği gibi.
Zira biz biliyoruz ki; N.Sarkozy
döneminde Fransa'da "Ermeni soykırımı yoktur" demenin suç sayılacağına
ilişkin kanunun çıkarılması sırasında Tayyip Bey'in Fransa'ya ve Nicolas
Sarkozy'e "Cezayir" hatırlatması yapması üzerine dönemin Cezayir
Başbakanı Ahmed-u Yayha, "Türkiye Cezayirlilerin kanı üzerinden
siyaset yapmayı bıraksın ve kendi işine baksın" demiştir. Yeni
Mısır Yönetimi ise Tayyip Erdoğan'ın İhvan'a vermiş olduğu destek sebebiyle
bunu elbette haklı olarak Mısır'ın iç işlerine karışmak olarak algılamış ve
Kahire Büyükelçimiz Hüseyin Avni Botsalı'yı sınır dışı ederek Türkiye ile resmi
ilişkilerini kesmiştir.
Bu sebeple, Tayyip Bey'in "Mescid-i
Aksa'ya yapılan saldırı, Türkiye'ye yapılmış sayılır" şeklindeki
açıklaması üzerine, CHP Grup Başkan Vekili Akif Hamza Çebi'nin "Madem
öyle gereğini yap. Elini tutan mı var..." şeklindeki cevabi
açıklamasını son derece yerinde buluyoruz ve başka bir şey de demiyoruz bu
konuda.
Fuat Hoca’nın kitabında bulunuyor
mu ve Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan, 1178 senesini nereden çıkardı bilmiyorum
ama bize kalırsa Tayyip Erdoğan “Amerika’yı
Kristof Kolomb’dan 314 sene önce olmak üzere Müslümanlar keşfetti” derken,
galiba “Araplar keşfetti” demek
istiyordu. Zira o tarihlerde Türkler henüz Akdeniz sahillerine kadar ancak ulaşabilmişlerdi.
Bereket versin Amerika 711
Yılında Müslümanlarca Keşfedilmiştir Demedi
Bilindiği gibi Araplar ilk defa
Tarık Bin Ziyad komutasında 711 yılında İspanya’ya çıkarak orada
tutunmuşlardır. Endülüs Emevi Devleti ise 756 yılında kurulmuş ve 1031 yılına
kadar hüküm sürmüştür. Tayyip Erdoğan’ın Amerika’nın keşif tarihi olarak
verdiği 1178 tarihlerinde ise Endülüs Emevileri’nin yerinde bu sefer büyük
ölçüde Endülüs Emevileri’nin devamı niteliğindeki Müslüman Muvahhidler Devleti
egemen durumda idi. Muvahhidler Devleti’nden sonra kurulan Müslüman Gırnata
(Granada) Devleti ise Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfettiği sene (1492)
yıkılmış, onların yerine Müdeccenler ve Moriskolar isimli Müslüman yönetimler
işbaşına gelmişti ki; bu yönetim, şu ya da bu şekilde 1610 yılına kadar devam
etmiştir.
Özetle söyleyecek olursak;
Kristof Kolomb’un İspanya’dan hareketle Kuzey Amerika’ya ulaştığı yıllarda
İspanya’da hatırı sayılır derecede bir Müslüman Arap nüfus ve Arap Egemenliği
vardı. Kalomb’un Amerika seferine çeşitli görevlerde olmak üzere Müslümanlardan
da katılanlar oldu mu ve bunların arasında harita yapma kabiliyeti olanlar var
mıydı bilmiyoruz. Şu halde, emin olmadığımız bir konuda Tayyip Bey’in “Amerika’yı
Kristof Kolomb’dan 314 sene önce 1178 yılında Müslümanlar keşfetmişti” demesi
son derece komiktir. Bereket versin Tayyip Bey, yine insaflı davrandı ve keşif
tarihini biraz ileriye çekti! Tarık Bin Ziyad’ın İspanya’ya çıkış tarihini esas
alarak Müslümanlar tarafından Amerika’nın keşif tarihini 711 olarak da
verebilirdi! Tayyip Erdoğan bu; söylediği her söze şeksiz, şüphesiz inanılacağı
gibi bir düşünceye sahiptir! 12 yıldır da zaten büyük ölçüde böyle götürüyor
işi. Bu sebeple “Türkiye’de iktidar sorunu yoktur, muhalefet sorunu vardır”
şeklinde yapılan tespitlerin altına ben de imzamı atıyorum. Evet, Türkiye’de
iktidar sorunu yok, muhalefet sorunu vardır ve Tayyip Bey bunu bildiği için
sürekli “Can kurban böyle muhalefete” diyerek dalgasını fena geçiyor
muhalefet partileriyle...
Ömer Sağlam
____________________
1-http://www.yirmidorthaber.com/guncel/muslumanlar-kolombdan-once-amerikaya--/haber-968378,
1-http://www.yirmidorthaber.com/guncel/muslumanlar-kolombdan-once-amerikaya--/haber-968378,
2- http://www.cnnturk.com/haber/turkiye/kolomb-iddiasinin-sahibi-prof-sezginden-carpici-aciklamalar,
3- http://www.radikal.com.tr/yazarlar/altan_oymen/amerikanin_kesfi_konusundaki_yeni_tezimizin_sonuclari-1235832
ALINTI YAPMAK İÇİN
- Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
ESER EKLEMEK İÇİN
- "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
YORUM YAZMAK İÇİN
Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.