MHP'ye Seçim Kazandıracak Projeler [Ömer Sağlam]
Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Geçenlerde kıramayacağım bir
Ülkücü ağabeyin daveti üzerine yine Ülkücülerce düzenlenen bir toplantıya
dinleyici olarak katılmıştım. Toplantıya katılanlara söz verildi ve isteyen
kürsüye çıkarak MHP'nin iktidar olması için neler yapılması gerektiği konusundaki
fikrini açıkladı.
Ağrılı olduğunu ve Ankara
civarında arıcılık yaptığını söyleyen bir Ülkücü arkadaş kürsüye çıkarak şu
anlamda laflar etti:
"Tenkit etmek kolay. Hep tenkit ediyoruz. Proje üretenimiz yok. Oysa
MHP yönetimi bizlerden seçim kazandıracak projeler bekliyorlar. Ben arıcılık
yapıyorum. Tabiri caizse dağlarda arı çobanlığı yapıyorum. Bir gün MHP'ye nasıl
yardımcı olabilirim diye düşünürken bir proje aklıma geldi. Türk Tarihi'nin
önemli olaylarını ve kahramanlarımızı konu alan bir çizgi filim yapalım ve
halkımıza dağıtalım. Böyle bir proje MHP'ye seçim kazandıracak projelerdendir.
Bu düşüncemi gittim MHP yönetimine sundum. Son derece memnun oldular. Beni
kapıda karşılayıp, kapıdan yolcu ettiler. 'Bize işte böyle projeler getirecek
adamlar lazım' dediler."
Bu arkadaşın düşüncelerinde
samimi olduğu konusunda asla şüphe yoktur. Ancak gündeme getirdiği projenin ele
alınır bir tarafı da yoktur. Zira bu ülkenin bütün okullarının koridorlarında,
bahsetmiş olduğu olaylara ve kahramanlara ait tablolar ve panolar zaten vardır.
En azından bizim zamanımızda böyleydi ve biz, o panolara bakarak büyüdük. Gelin
görün ki; bizim hiç birimiz bu tablolara ve panolara bakarak Ülkücü ve Türk
milliyetçisi olmadı. Eğer öyle olsaydı, MHP sürekli iktidarda olurdu. Demek ki;
bu tür projeler bir partiyi iktidara getirmeye yetmiyormuş. Ya da MHP yönetimi,
bu arkadaşımızın "MHP'yi iktidara
getirecek proje" diye hazırlayıp sunduğu bu projeyi ciddiye almamış!
Eğer bu proje ciddiye alınıp uygulamaya konulsaydı MHP şimdi iktidardı! Elbette
proje sahibi arkadaşımıza göre!
Bu arkadaş böyle absürt bir proje
ile Genel Merkez'e gidip onu bunu meşgul edeceğine, üretmiş olduğu ballardan
bir kaç kg. götürüp önce parti yöneticilere ikram etseydi, arkasından da
Türkiye arıcılığının içinde bulunduğu durum, arıcılığımızın geleceği ve arı
ırkının ıslahı konusunda bir proje sunsaydı sanırım daha makbule geçerdi diye
düşünmeden edemiyor insan.
Bu arkadaşımızın yapmış olduğu
konuşmanın tek sevindirici yanı ise Ağrı ve civarında da Ülkücülerin ve Türk
Milliyetçilerinin bulunduğudur. Demek ki; HDP'li Sırrı Sakık'ın Ağrı Belediye
Başkanı seçilmesi, HDP'nin iki dönemdir Iğdır'ı almış olması, bizi
aldatmamalıdır. Ağrı'da da Türkler ve Türk Milliyetçileri vardır. Tıpkı
Iğdır'da, Kars'ta ve Ardahan'da da olduğu gibi...
"MHP'ye Seçim Kazandıracak Proje"
Dediniz de Aklıma Geldi...
2000 yılının Eylül ayı idi. MHP
koalisyon ortağı olarak iktidarda bulunuyordu. Türkiye, Marmara bölgesinde
meydana gelen iki büyük depremin yaralarını sarmaya çalışıyordu ve ekonomik
göstergeler hayli iç karartıcı idi. 28 Şubat kararları sıkı sıkıya
uygulanıyordu. Bu kararlar çerçevesinde zorunlu temel eğitimin 8 yıla
çıkarılmasıyla Kur'an Kursları ve İmam-Hatip liseleri birbir kapanıyor,
İlahiyat fakültelerine kontenjan sınırlaması getiriliyordu. Başörtüsü sorunu
hat safhada idi ve İlahiyat Fakültelerinde okuyan başörtülü kız öğrenciler
sınavlara dahi alınmıyor, bazıları kapı yerine pencerelerden okula
giriyorlardı. Başbakan Ecevit Kur'an Kursları'nın kapanmasıyla övünüyor, dönemin
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz ise kapanan Kur'an Kursları'nın
yarattığı din eğitimi boşluğunu açılacak yaz kurslarıyla kapatacaklarını
söylüyordu.
İşte böyle bir ortamda oturdum,
Sayın Devlet Bahçeli'ye hitaben uzunca (18 sayfa) bir mektup yazdım.
İktidarlarının yanlışlarını ve eksiklerini birbir sıralayıp, kendime göre çözüm
önerilerinde bulundum. Yazmış olduğum mektubu da 05.09.2000 tarihinde o sırada
Kocatepe Camii civarında, Olgunlar Sokak'ta bulunan MHP Genel Merkezi'ne elden
teslim ettim.
"Sayın Genel Başkan, bu
mektubu, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı sıfatınıza değil, MHP Genel
Başkanı sıfatınıza hitaben yazıyorum... Eğer aklınıza 'Bu mektup bana ne hakla
yazıldı?' diye bir soru geldi ise onun cevabını da şöyle vereyim; ben şu anda
40 yaşına gelmiş bir insanım ve ömrümün hemen hemen çeyrek asırlık kısmı Türk
Milliyetçiliği davasına gönül vermiş bir insan olarak geçti. Gençliğim, Ülkücü
hareketin baskın olduğu bir şehirde geçtiği için 1980 öncesinde fazla gürültülü
patırtılı bir yaşamım olmamışsa da yine de bu dava uğrunda yolum karakola
uğradı ve nezarethaneye düştüm. Sırf bu yüzden fişlendim ve sakıncalı adam
durumuna sokuldum. Askerliğimi sakıncalı personel olarak yaptım, bazı devlet
memuriyeti sınavlarında bu durum şak diye önüme çıktı. Allah’a şükür bu güne
kadar devletle de işim olmadı ve Allah beni bu devlete mecbur etmedi.
İşte sırf bu sebeple kendimde
size mektup yazma hakkı buluyorum. Çünkü sizler bugün eğer bir yerlerde iseniz,
bu bizim gibi dava uğrunda çile çekenlerin sayesinde olmuştur. Elbette bu
görüşleri dile getirirken sizlerin çile çekmediğinizi söylemek istemiyorum.
Herkes bir yerlerde mutlaka bir diyet ödemiştir. Biz de bu diyeti devlet
hizmetinden dışlanarak ödemiş bulunmaktayız. Ve ben sırf bu sebepten devletime
kırgın bir vatandaş durumundayım. Çünkü sakıncalı da olsa askerlik yaptırırken
ve vergisini toplarken bana farklı muamelede bulunmayan bu devlet, sıra hizmete
gelince 'hooop, sen sakıncalı bir adamsın' demiştir."
Şeklindeki giriş cümleleriyle
başlayan mektubumdan bazı bölümleri 14 sene sonra sizlerle paylaşmak istiyorum:
"Sayın Genel Başkan,
Öteden beri bilinir ve terennüm
edilir ki; bu ülkenin %99’u Müslüman’dır. Dolayısıyla siz, şu anda böyle bir
ülkede politika yapıyorsunuz. Böyle bir ülkede politika yapan bir
politikacının, nüfusun bu yapısını görmezden gelmesi büyük bir siyasi hatadır.
Gün gelecek bu gerçeği siz de göreceksiniz. Türk halkı, devletine, vatanına,
bayrağına sâdıktır ve onlara bir zarar gelmesini istemez. Ancak bu millet, hırçın
bir at gibi binicisini üstünden atmayı da pek âlâ bilir. Tarihte bunun
örnekleri çoktur. Atalarımız bunu 'Arık
atın tekmesi yaman olur!' şeklinde hülasa etmişlerdir. Hiç kimse Müslüman
Türk Milleti’ne gereğinden fazla baskı yapmaya çalışmasın. Mehmet Akif ne güzel
söylemiş; 'Yumuşak başlı isem, kim demiş
uysal koyunum. Kesilir belki çekmeye gelmez boyunum!'
İrticaa Bulaşmış Memurları
Görevden Uzaklaştırma hakkında hazırlanan Kanun Hükmünde Kararname’nin
Cumhurbaşkanı (A.Necdet Sezer) tarafından geri çevrilmesi neticesinde
Cumhurbaşkanı’na karşı hükümetin takınmış olduğu tavır ve koalisyon
ortaklarının koro halindeki itirazları bizi rahatsız etmektedir. MHP’nin sonuna
kadar bu kararnameye destek vermesini de bir türlü anlamıyoruz. Bu kararname,
MHP’nin tabanına yönelik bir kararnamedir. Çünkü bu kararname, Devletin çeşitli
kademelerinde görev yapan özellikle İmam-Hatip Lisesi mezunlarına yönelik
olarak çıkan bir kararnamedir ve İmam-Hatipliler son derece huzursuzluk
içindedirler. Ve İmam-Hatip Liseleri, Fazilet Partisi’nin arka bahçesi değil,
MHP’nin de oy potansiyelinin yetiştiği okullardandır. Ben de İmam-Hatip Lisesi
mezunuyum ve Ülkücüyüm. Dolayısıyla, MHP bu kararnameye destek vermekle kendi
altını oymaktadır. Hele hele ANAP’lı milletvekili Işın Çelebi bile 'bu kararname hukuka aykırıdır ve
Cumhurbaşkanının tutumu yerindedir'
derken MHP’lilerin bu konuda sessiz kalmalarını anlamak mümkün değildir.
İrticaya bulaşmış devlet
memurlarının da bulunduğu muhakkaktır. Ancak bunların temizlenmesi için yeni
bir yasaya gerek yoktur. Mevcut yasalarla da temizlenebilirler. Eğer böyle bir
kararname veya kanun çıkarsa bu kanun tamamen adaletsiz olur. Çünkü irticaın ve
gericiliğin tanımı üzerinde görüş birliği yoktur. İrticaın sınırının nereden
başlayıp, nereye kadar uzandığı konusunda yorum farklılıkları bulunmaktadır.
Yarın veya öbür gün, iki solcu müfettiş çıkıp da Namaz kılan, oruç tutan veya
Cuma Namazı’na giden devlet memurunu da irticaa bulaştı gerekçesiyle işten el
çektirirse o zaman ne yapacağız? 'Biz
buna engel oluruz' diyebiliyor musunuz?
Belki dersiniz ama bu memur sizi nereden bulacak? Çünkü sizin bundan
sonra iktidar olma şansınızın olduğunu tahmin etmiyorum ve üzülüyorum..."
* * *
Mektup, buna benzer uyarılarla
örülü idi ve ben, bu mektuptan sonra MHP Genel Merkezi tarafından partiye davet
edilerek benden daha geniş bilgi almalarını ve "neler yapılabilir, hangi
tedbirler alınabilir" türünden benden bir çalışma yapmamı istemelerini
bekledim durdum. Ancak böyle bir talep hiçbir zaman ulaşmadı bana. Ve bilindiği
gibi MHP, 2002 genel seçimlerinde seçim barajının altında kalarak meclis
dışında kalmış, 1999 yılında yakaladığı seçim başarısını hiçbir zaman da yakalayamamıştır.
2010 yılında fahri olarak çalışma talebim de parti yetkililerince kabul
görmeyince, daha fazla ısrarcı olmadım ve bir daha da MHP'ye yaklaşmadım.
Şimdi bakıyorum da; MHP'de
değişen fazla bir şey yine yok. İyi niyetle yapılan uyarı ve tenkitlere bile
tahammül yok. Bu tür tenkit ve teklifler, hemen ihanet sayılıyor, tenkit ve
teklif sahipleri derhal "Hain" ilan ediliyor. Bu sebepledir ki;
bırakın bizim gibi sıradan adamları, en aklı başında adamlar bile MHP
yönetimine teklif götürmeye korkuyorlar. Onun için de MHP sürekli kan
kaybediyor ve oy tabanından başka partilere sürekli kaymalar oluyor.
İktidar partisi bunu bildiği için
sürekli MHP'nin tabanına oynuyor. Cumhurbaşkanının ve Başbakanın, son günlerde
dile getirdiği milliyetçi söylemler ve AKP yönetiminin sözde "Barış
Süreci" konusunda takınmış oldukları "Olsa da olur, olmasa da
olur. Sürece mahkum değiliz" anlamındaki tavır da tamamıyla
Türkiye'deki Milliyetçi oyları almaya dönük siyasi manevralardan ibarettir.
Yoksa "Her türlü milliyetçilik ayaklarımızın altındadır"
diyen bir partinin Genel Başkanı olan Davutoğlu'nun, 1944'teki milliyetçilik
olaylarıyla ne ilgisi olabilir? Davutoğlu geçtiğimiz hafta yapılan grup
toplantısında açık açık 1944 yılında CHP yönetiminin zulmüne uğrayarak işkence
çeken Alparslan Türkeş, Fethi Tevetoğlu ve R.Oğuz Türkkan gibi kişilere sahip
çıkmaya çalıştı iyi mi.
Bu sebeple MHP yönetimi, bu oyunu
görmek ve MHP'den kopmuş milliyetçi oyları tekrar kazanmanın formülünü en kısa
sürede bulup uygulamaya sokmak zorundadır. Bunun formülü ise son derece basit
aslında. Küskün Ülkücüleri ve Türk Milliyetçilerini kucaklayacak bir "Barış
ve Kardeşlik Projesi"ni derhal uygulamaya sokmak, sağda solda
yazmış oldukları yazılarla bilerek veya bilmeyerek bu projenin gerçekleşmesine
engel olmaya çalışanların yazdıklarına itibar etmemek ve bu kabil adamları en
kısa zamanda partinin çevresinden uzaklaştırmaktır. Çünkü bu adamlar, hadlerini
aşarak kendilerini "akil adam" yerine koymak suretiyle ve güya parti
yönetimine sahip çıkma adına bazı kişi ve kurumları hedef alarak çalakalem
yazdıklarıyla artık iyiden iyiye sinir bozucu olmaya başlamışlardır.
Not: Hayatını kaybeden Prof. Dr. Tuba Vural'a Allah'tan rahmet, eşi MHP
Grup Başkan Vekili Sayın Oktay Vural'a ve Vural ailesine baş sağlığı diliyorum.
Ömer Sağlam
ALINTI YAPMAK İÇİN
- Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
ESER EKLEMEK İÇİN
- "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
YORUM YAZMAK İÇİN
Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.