Sayın Bahçeli, yapmış olduğu açıklamalarla Ülkücülerin kafasını karıştırmaya devam ediyor. Hele hele son anayasa çıkışı, beyinleri iyiden iyiye bulamaca çevirmiş bulunuyor.
Ülkücü arkadaşlardan
birisi, "Ülkücüleri anlamak çok zorlaştı çok. Çünkü kutuplaştılar ve kendi
adaylarının dışındakileri düşman bildiler/şeytanlaştırdılar. Artık zor iflah
olurlar... Parlamenter sistem korunup güçlendirilerek yapılacak milli bir anayasaya
neden hayır diyelim ki? Bahçeli başkanlık sistemine kesinlikle hayır demiştir...
Anayasanın ilk dört maddesi ve 24-66. maddelerine dokundurtmam demiştir. Peki
bu şartlarda bir anayasa yapılsa ve referanduma MHP katkısı ile gidilse iyi
olmaz mı? Ben ila ki yeni bir anayasa yazılacaksa (ki AKP öyle diyor)
bizim gözetimimiz ve denetimizde olsun diyorum..." diyerek Sayın Bahçeli'nin
çıkışına desteğini izhar etmiş bulunmaktadır. Bu arkadaş gibi düşünen kaç kişi
var bilmiyorum ama şahsen onlar gibi düşünmediğimi belirtmek zorundayım.
Onlara demek isterim
ki; mevcut anayasanın gayri milli olduğunu hiç kimse iddia edemez. Hatta
Ülkücüler bile. Zira en başta bu anayasa, yaklaşık %92 (% 91.37) Evet oyu
alarak millilik vasfını kazanmış bulunmaktadır. Bu anayasaya "Hayır"
diyen %8.63'lük oyun tamamı Ülkücülere ait olmadığına göre, bu anayasanın
millilik vasfını kazanmasında bir kısım Ülkücülerin de payı olduğu muhakkaktır!
Buna ilave olarak, 1982 anayasasının birçok maddesi, zaman içinde değişmiş ve
değişen bazı maddelere herhalde MHP'li vekiller, bu konuda yapılan
referandumlarda Ülkücüler de "Evet" oyu vermişlerdir ki; 12 Eylül
2010 tarihinde yapılan referandumda sırf 12 Eylül darbecilerinin Ülkücülere
yaptıkları işkencelerin intikamını almak düşüncesiyle "Evet" oyu
veren Ülkücüler olmuştur. Üstelik MHP'nin "Hayır" kampanyası yaptığı
halde. Hatta Ülkücü kökenden gelen bir parti bu konuda "Evet"
propagandası bile yapmıştır. MHP, 12 Eylül 2010 referandumu için
"Hayır" kampanyası yaptığına göre; şu halde anayasanın o tarihten
önceki hali de pek ala milli idi değil mi? Şu halde, geçen 5-6 senede ne oldu
da anayasa birden bire gayri milli oluverdi?
Ülkücülerin
kutuplaştığı iddiasına ise asla katılmıyorum. Bahçeli'ye ve yönetimine karşı
olmayı kutuplaşmak veya ihanet ile açıklamak asla doğru bir yaklaşım değildir.
Sayın Bahçeli'nin durup durup, AKP'li bazı siyasilerin ve AKP yandaşı bazı
gazetecilerin kendisine destek açıklamalarından sonra böyle bir açıklama
yapması anlaşılır gibi değildir. Yıllardır seçim meydanlarında "Erdoğan, Bozkurdun nefesi ensende.
Seni Yüce Divan'a göndermezsem namerdim" deyip, odasında 17.25'e
sabitlediği saatle gazetecilere poz veren Sayın Bahçeli'nin, AKP'nin B planını
ortaya koymasını gündeme getirmesi ve üstü kapalı destek açıklamaları, nasıl yan
yana getirilir doğrusu bilmiyorum...
Açıklamalarına
bakılırsa arkadaşımız "Ben ila ki yeni bir anayasa
yazılacaksa (ki AKP öyle diyor) bizim gözetimimiz ve denetimizde olsun
diyorum..." demek suretiyle, iyiden iyiye MHP'nin, yeni anayasanın
yazımında gözetim ve denetim yapabilecek güçte olduğuna kendisini inandırmış
gözüküyor. Oysa cümle alem biliyor ki; MHP, AKP'nin gözünde sıradan bir "Vagon" ve "Yavru muhalefet" tir! Bunu,
geçen dönemde sık sık dile getirmiştir AKP'nin şefleri. Özellikle de
Cumhurbaşkanı! Hatta MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural'ın, R. Tayyip
Erdoğan'ın "Yavru muhalefet" söylemine son derece içerleyerek gazaba
geldiğini ve kendisine "Sen kimin yavrususun, BOP Eş başkanı?" diye
sorduğunu hatırlıyorum ben. AKP'nin "vagon" ve "yavru
muhalefet" söylemi, MHP'nin 53 vekile sahip olduğu 24. döneme aittir. Yani
MHP'nin bugüne kıyasla güçlü bir gruba sahip olduğu ve mecliste üçüncü parti
olduğu dönemde söylenmiştir. Oysa bugün, MHP'nin sadece 40 milletvekili var, üstelik
TBMM Başkan Vekili bile bulunmuyor MHP'nin. Böyle zayıf bir parti, anayasanın
yazımı sırasında denetim ve gözetim görevini nasıl yerine getirecektir?
Bana kalırsa; bu
ülkede hiç kimsenin yeni anayasa yapma diye bir derdi yok; AKP'nin tek bir
amacı vardır, o da Erdoğan'ı başkan yapmak! Bu sebeple, Ülkücüler ve MHP'liler
bu oyuna alet olmamalıdır. Ayrıca 24. madde "Din ve Vicdan
Özgürlüğü" başlığını taşıyor ve bildiğim kadarıyla hiçbir parti bu
maddenin değişmesini istiyor değildir. 66. madde Türk Vatandaşlığı başlığını
taşıyor ve Türklük kavramına vurgu yapıyor. Evet 66. madde önemlidir. Peki,
MHP, Anayasa'dan Türk kavramının çıkarılmaması karşılığında Başkanlık sistemine
evet mi diyecektir? Eğer "evet" demiyorsa, AKP'nin böyle bir
anayasaya "evet" diyeceğini mi sanıyorsunuz? Efendim, yeni anayasa
milletin önüne gidecek ve millet karar verecekmiş! Bu milletin böyle Başkanlık
sistemini içerse bile yeni anayasaya "Hayır" diyeceğini mi sanıyorsunuz
siz? Bu millet, neye "hayır" dedi de, yeni anayasaya "hayır"
diyecek kardeşim? MHP, böyle bir
anayasanın milletin önüne çıkmasına çanak tutamaz/tutmamalıdır.
İşi
bu noktaya getirerek işin içinden sıyrılacağını sanıyorsa yanılıyor MHP
yönetimi. İdam cezasının kaldırılmasına karşı çıkmışlarmış! Nereden belli? Sadece
"Hayır" demekle karşı çıkılmış mı olunuyor? Madem öyle koalisyonu
neden idam cezasının kaldırıldığı Ağustos/2002 ayında bozmadınız da aynı yılın Kasım ayına kadar,
yani baraj altında boğulana kadar beklediniz? İdam cezası yürürlükte iken,
hakkında idam cezası verilmiş Öcalan'ı neden idam edemediniz? Bakın bu
soruların cevabını hala hakkıyla veremediğiniz için bugün baraj sınırında
dolanıp duruyorsunuz, bunu anlayın artık.
İddia ediyorum ki; bu
gün bu milletin anayasa ile hiçbir sorunu yoktur. "Darbe anayasası"
lafı, sadece lafı güzaftan ibarettir. Esasen bu anayasa, 12 Eylül anayasası
olmaktan çıkalı çok oluyor. Anayasada yapılması gerekenler, evrensel hukukun
kabul ettiği temel insan hak ve hürriyetlerini sınırlayan maddeler varsa
onların değiştirilmesidir. MHP'nin ise istemediği ve milletin hayrına görmediği
maddeleri bile değiştirecek gücü yoktur bugün. Lütfen hiç kimse kendini
avutmasın.
Şu halde yapılacak ilk
şey, MHP'yi güçlendirmektir. Onun için de bir an önce olağanüstü kurultay
yapılması vazgeçilmez bir hal almıştır bugün. MHP'yi hangi kadrolar daha
yükseğe taşıyacaksa onlar gelmelidir yönetime. Mevcut yönetim kadroları 19
yıldır test edilmiş ve başarısız oldukları görülmüştür. Bırakınız bir de
başkaları teste tabi tutulsunlar. Onlar da başarısız olursa, bu sefer
başkaları. Yapılacak şey budur. Elbette demokrasiye inanıyorsanız. Bilinmelidir
ki; kaptanın en başta gelen görevi, tehlike anında kendisini ve tayfasını
kurtarmak değil, gemideki yolcuları kurtarmaktır. Çünkü o yolcular, onlara umut
bağlayarak ve güvenerek binmişlerdir o gemiye. MHP gemisi ise uzun süredir su
almaktadır biline...
Ömer Sağlam