Türk Öldürülür Ancak Uşak Edilemez [Ömer Sağlam]





İran Şahı Rıza Pehlevi'nin 1934 yılındaki Türkiye ziyareti sırasında Çankaya köşkünde Şah'ın onuruna bir ziyafet verilmektedir. O sırada garsonlardan birisinin ayağı yerdeki halının kenarına takılır ve elindeki tepsiyi yere düşürür. Manzarayı gören İran Şahı, Atatürk'e şaka yollu takılarak;
-Paşam, garsonlarınızı hiç iyi yetiştirememişsiniz!
Atatürk, tarihin derinliklerinden gelen üstün Türk karakterine yakışacak biçimde şu cevabı verir Şah'a:
-Şah hazretleri, ben bu millete her şeyi öğrettim, sadece uşaklığı öğretemedim!
Uşaklığı bile beceremeyen bu garson kimdi bilmiyoruz.
Kim bilir belki de "Atatürk'ün Uşağı İdim" şeklinde kitap yazarak Atatürk hakkında hakarete varan suçlamalar yaparak, Atatürk düşmanlarının eline koz veren Cemal Granda isimli uşak ruhlu adam bu garson idi!
Zaten herifin soy adı da bir garip; Granda!(1)

Arap İslam Orduları, Emeviler ve Abbasiler döneminde Türkistan içlerine kadar seferler yaparak hem bu bölgenin ekonomik zenginliklerini yağmalamışlar, hem de öteden beri savaşçılıklarıyla ünlü Türklerin genç erkeklerini toplayıp esir ve köle olarak Bağdat'a getirmişlerdir. Hatta Türkler için, Samarra adıyla bir de özel şehir kurmuşlardır. Türklerin başka ırklarla karışarak safiyetlerini kaybetmemeleri için de yine Türkistan'dan genç Türk kızlarını getirerek onlarla evlenmelerini sağlamışlardır. Bugün Bağdat'ta varlığını hâlâ koruyan "Buhariyye" semti, ta o devirlerde Buhara bölgesinden getirilerek Bağdat'a yerleştirilen Türklerden dolayı bu ismi almıştır.
Emeviler döneminde Türkistan'a sefer yapan Arap kumandanlarından birisi de 3. Halife Osman'ın oğlu Said b. Osman'dır. Said, yapmış olduğu seferlerde özellikle Türklerin hanedan (hakan) soyuna mensup prenslerden kurulu bir kalabalığı esir olarak Medine'deki çiftliğine getirir ve çiftlik işlerinde çalıştırmaya başlar. Ancak bu şekilde muameleye tabi tutulmak, yüksek seciyeli ve iyi yetiştirilmiş bu Türk prenslerinin ve şehzadelerinin son derece onuruna dokunur ve bir gün hep birlikte ayaklanarak Sait'i bir it gibi öldürürler.
Sonunda ne mi olur?
Sonunda bütün Türk prens ve prensesleri kılıçtan geçirilir!
Özetle söylemek isterim ki; Türk, yenilebilir, öldürülebilir, ancak asla esir edilemez, köleleştirilemez ve uşak yapılamaz.
Çünkü bu tür şeyler, Türk'ün özgürlükçü ruhuna aykırıdır.
Unutulmasın ki; Orta Asya'dan köle ve esir olarak Arap topraklarına getirilen Türkler, çok geçmeden hem Tolunoğulları, İhşidoğulları, Eyyubiler ve Memlükler gibi bağımsız Türk devletleri kurarlar, hem de Selçuklular döneminde Bağdat'daki Abbasi halifeliğinin yönetimini büsbütün ele geçirirler.
Bugün Arap aydınında mevcut olan Türk düşmanlığının asıl sebebi de budur zaten.
Yani, bir zamanlar köle nazarıyla baktıkları Türklerin yönetimleri altına girmek!
Unutulmasın ki; Memlüklerin devletlerinin adı "ed-Devletü't-Türkiye= Türkiye Devleti" idi.
Yani, Türkiye ismi, Türkiye Cumhuriyeti'nden asırlarca önce olmak üzere; Mısır merkezli Memlükler tarafından kullanılmıştır.
Şimdi uluslararası emperyalizmin bir oyunu olarak, Anayasa'dan Türk isminin çıkarılmasını isteyenlerin niyeti de zaten budur.
Türk Milleti'nin yeniden kendilerine uşak yapmaya çalışmak.
Onun için de öncelikle Türk ismini unutturmaya ve buna bağlı olarak Türkleri asimile etmeye çalışıyorlar.
Ne yaman çelişkidir ki; bazı yerli işbirlikçiler ve Atatürk'ün tabiriyle bazı dahili bedhahlar da bu oyuna gelerek, Anayasa'dan Türk isminin çıkarılmasına razı gözüküyorlar.
Hatta bunu televizyon ekranlarında utanmadan, sıkılmadan dile getirebiliyorlar.

Önceki gün; Habertürk'te Nevzat Çiçek tarafından sunulan "Yen Bakışlar" programında gazeteci-yazar Cengiz Özakıncı'dan öğrendik; bugünkü BOP ve GOP'un planlaması ta 1980'li yılların başında Siyonistler tarafından yapılmıştır.
Hatta bu çalışmaların 1970'lere kadar uzandığı da söylendi o programda.
Bugün Irak ve Suriye'de yaşanan çatışmalar ve bölünmeler de zaten bu plana dayanıyormuş.
Çünkü plan, Irak'ın güneyde bir Şii İslam Devleti, Ortada Bir Sünni İslam Devleti ve Kuzey'de bir Kürt devleti kurulmasını öngörüyormuş.
Suriye'de de Akdeniz kıyısında bir Alevi Devleti, Halep ve Şam'da yine birer Sünni İslam Devleti, Golan Tepeleri çevresinde de bir Dürzi Devleti kurulması öngörülüyormuş bu planda.
Bugün sahada yürütülen çalışmalar (yani çatışmalar) da zaten bu plan doğrultusunda yürütülüyormuş!
Siyonist plana göre; Irak'ın parçalanması, Suriye'den daha önemliymiş!
Çünkü orada bol enerji kaynakları varmış!
Yine aynı programda ve yine C.Özakıncı'dan öğrendik ki; ilk İsrail Devleti sanıldığı gibi; 1948 yılında Filistin'de değil, 1934 yılında Rusya'da kurulmuş.
1934 yılında Stalin tarafından "Jewish Outonomous Oblast", yani "Yahudi Özerk Bölgesi" adıyla kurulan devlet, bugün Rusya'nın Mançurya bölgesinde ve Çin sınırında halen varlığını muhafaza etmektedir.(2)
oblast-2 oblast
Bugün Suriye'de boy gösteren Rusya'nın maksadını biraz da bu yönden okumakta galiba fayda vardır.
Programda, 1982'de hazırlanan Siyonist planda, Türkiye'nin olup olmadığından bahsedilmedi ama Irak ve Suriye'den sonra topun ağzına Türkiye'nin geleceğinden de asla şüphe edilmemelidir.
Çünkü BOP haritasına göre; Türkiye, İran, Pakistan ve Suudi Arabistan gibi ülkeler de önemli toprak kaybına uğramaktadır.
Öyle ki; kurulacak Büyük Kürdistan'ın sınırları, tekmil Güneydoğu ve Doğu Anadolu'yu aldıktan sonra, Artvin-Rize bölgesinden Karadeniz'e çıkmaktadır.
Doğrusu ya; bugünlerde özellikle Giresun ilimizde varlığını gösteren PKK'yı düşündükçe aklıma hep söz konusu BOP haritası gelmektedir.

O sebeple 1300 sene önce Bilge Kağan'ın dediği gibi tekrar demek isteriz ki; "Ey Türk! üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe senin ilini ve töreni kim bozabilir... Ey Türk; silkin ve kendine dön."
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE...




Ömer Sağlam 
____________
1- Granda kelimesinin Türkçe olmadığı açık. Ancak bizim yörede "Kıranta" şeklinde söylenen bir kelime vardır. Fazla emin değilim ama kullanıldığı ortama, duruma ve hale göre anlamlandırmak gerekirse "Kıran artığı", "Hain" veya "Kural tanımayan" gibi bir anlamı vardır. Mesela söz dinlemeyen, isyankar tavırlar sergileyen çocuklara veya sürüden ayrılan hayvana "Kıranta" derdi büyük ninem. 2- https://en.wikipedia.org/wiki/Jewish_Autonomous_Oblast

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN