Ülkem berbat hâlde. İç ve dış siyaset yerlerde sürünüyor. Dünyaya her şekilde rezil olduk. Bizim için oldukça gereksiz bir savaşın içine sürüklenmemizden dolayı her geçen gün şehit sayısının artması ile patlayan bombalar yüzünden sinirlerimiz alt üst olmuş vaziyette. Ülkeyi yönetenlerin basiretsizliği had safhada. Üstüne üstlük kendilerine toz kondurmuyorlar mı, çıldırıyorum. Çıldırıyoruz!
Benim değinmek istediğim konu, yeniden kentleşme, yapılandırma adı altındaki rezalet! ‘Yazma, konuşma.’ diyorum kendime ama gördükçe sinir katsayım artıyor!
Nedir bu?
Özellikle İstanbul, bu yeniden kentleşme adı altındaki çirkinleşmeden dolayı tüm güzelliğini yitirdi. Şu an belki de dünyanın en çirkin görünümlü kenti durumundadır.
Geçenlerde, Suadiye’nin ara sokaklarından birinden dolmuşla geçerken gözlerime inanamadım. Bu sokakta eski ev hiç kalmamıştı. Hepsi, ama hepsi yıkılmış, yenileri başlamıştı. İçimden zannettim ama yüksek sesle, "yok artık, bu kadarı da olmaz." demişim. Oğlum kolumdan dürtünce anladım. Neyse ki tüm dolmuş benimle aynı fikirdeydi ve konuşmalar başladı.
Kendi kendimize konuşuyoruz. İtiraz ediyoruz. Boşuna olduğunu biliyoruz. "Durun" diyen yok! Tam hızla inşaatlar devam ediyor. Bu yıkılan evlerin çoğu deprem riski miski de taşımıyor. Moda oldu.
"Moda oldu." dedim de aklıma, sözlerini rahmetli Fecri Ebcioğlu’nun yazdığı
(sanıyorum müzik Marc Aryan’a ait) "Moda Yolunda" adlı şarkı geldi. Kesin bu yenilenmeden o güzelim Moda da nasibini almıştır. Henüz o tarafa gitmedim.
Demek ki ülkede aşırı durumda ZENGİN MÜTEAHHİT ve şirketleri var!
Neden mi böyle yazdım?!
Bu şirketler, yıktıkları evlerde oturan her bir mal sahibinin ve kiracılarının taşınma masraflarını rahatlıkla karşılıyorlar. "Tabii aldıkları kat sayısı buna değer." dediğinizi duyar gibiyim. Çok miktarda nakit para gerekiyor. Merak ediyorum değirmenin suyunu...
Sadece Milletin a…..a koyandan veya Ağaoğlu, Demircioğlu vs kastetmiyorum. Diğer adı sanı duyulmamış inanılmaz miktarda inşaat şirketi var!
Vallahi saymakla bitmezler. Karınca gibiler.
Bunlar yüzünden, İstanbul beton mezar durumunda. Özellikle, vapurdan veya motordan şöyle bir baktığınızda ne demek istediğimi anlarsınız. Tüm bunlara ek, "Kanal İstanbul" denen abuk bir projeyi gerçekleştirme çabaları!
Ve tabii yine rant!
Kanalın her iki tarafına olmak üzere yüz bin konut inşa edilecekmiş.
Kanalın her iki yakasında da kent merkezi olacakmış.
Binaların kat sayısı on olacakmış.
Beş katla başlayıp yükselerek gidecekmiş.
Terkos Gölü civarına da bungalov evler yapılarak turizm canlandırılacakmış.
Terkos Gölü civarına da bungalov evler yapılarak turizm canlandırılacakmış.
Vs, vs, vs…
Tüm bunlar 2023 te bitirilecekmiş!
Tüm bunlar 2023 te bitirilecekmiş!
Yeniden yapılanan İstanbul!
Mahvedilen İstanbul!
Yok edilen İstanbul!
Yazacak çok detay var.
Mahvedilen İstanbul!
Yok edilen İstanbul!
Yazacak çok detay var.
Bu sadece öylesine kaleme aldığım, düşüncelerimi çok da fazla aktaramadığım bir yazı. Eğer anlatmaya kalksam herhâlde kitap gibi olur.
Uzun yazılar okunmuyor.
Bunu çok iyi biliyorum.
Bu bile uzun oldu diyerek affınıza sığınıp noktalıyorum.
Canay Davran
Canay Davran
