Diyanet Haksızlıkların Kaynağı Hâline Gelmiştir [Ömer Sağlam]





Habere göre; Diyanet İşleri Başkanlığı, İmam-Hatip, Müezzin-Kayyım ve Kur'an Kursu Öğreticisi gibi açık kadrolarda çalıştırılmak üzere 9500 (Dokuzbinbeşyüz) personel alacağını ilan etmiş. İlahiyat Fakültesi, İlahiyat Meslek Yüksek Okulu, İlahiyat Önlisans veya İmam-Hatip Lisesinden mezun olanlar arasından seçilecek personelin, branşları ile ilgili olarak yapılan KPSS sınavında (lisans mezunları için KPSS P124, ön lisans mezunları için KPSS P123 ve orta öğretim mezunları için KPSS P122)  en az 50 (elli) puan almaları yeterli imiş(1). 

Bu arada KPSS P122, P123 ve P124 sınavlarında adaylara, yani Din Hizmetinde çalışacak adaylara sorulan 140 sorudan 60'ının Genel Yetenek, 60'ının genel kültür, 20'sinin de Meslek Bilgisi'ne yani alan bilgisine ait olduğunu da söylemiş olalım(2). 

Diyanet'in açıklamasını, daha doğrusu belirtmiş olduğu 50 taban puanı esas aldığımızda karşımıza çıkan manzara şudur; KPSS'de 50 puan alan adamlar, taban puanı 70 olan adamlara camilerde, 4-6 yaş grubu çocuklarımıza da Kur'an Kurslarında din ve ahlak öğretecekler! Daha da kötüsü bu adamlar, kısa zaman sonra başka kurumlara geçiş yaparak KPSS taban puanı 90 olan adamları yönetecekler! 

Diyanet'in personel alım ilanında, öncelikle sözleşmeli olarak istihdam edilecek bu 9500 kişinin dört yıl süreyle ilk atandıkları görev yerinden başka bir yere atanmayacakları, dört yılın sonunda eğer isterlerse aynı yerdeki asıl kadroya geçirilecekleri, iki yıl da bu şekilde çalışmak zorunda oldukları ve 4-6 yaş grubuna eğitim verecek din görevlilerinin İlahiyat Fakültesi mezunları arasından tercih edileceği belirtilmektedir. Olsun, neticede 140 sorudan 70'ini güç bela cevaplandıran adamlar olacaktır bunlar. Dahası, puanların hesabında Genel Kültür ve Genel Yetenek soruları ile Alan Bilgisi sorularının ağırlıklarının eşit olduklarını farz ederek söylüyoruz bunu. 

Öte yandan mecburi hizmet olarak öngörülen 4+2 yıl sürelerinin de fiiliyatta uygulanamayacağını düşünüyorum ben. Bu insanların çoğu, işe başlar başlamaz, başka yerlere veya başka kurumlara geçmenin yollarını aramaya başlayacak ve bulacaklardır da. Bundan emin olun! 

Zira bunu bize yine Diyanet söylüyor. Daha doğrusu Diyanet söylemiyor da biz anlıyoruz Diyanet'in yayınlarından. Mesela Diyanet, 2018 yılının Şubat Ayı içinde de 6000'i imam, 500'ü müezzin olmak üzere 9500 personel alımı yapmış(3). Demek oluyor ki; o 9500 kişi bir yılı doldurmadan başka kurumlara geçerek kadroları boşaltmışlar ki; kurum onların yerine yeniden 9500 kişi alıyor bu sene!   Eğer öyle değilse bu 9500 rakamının sebebi hikmeti ne? Yoksa sihirli ve mübarek bir rakam mı bu 9500 rakamı? 

Bu, şu demektir; Türkiye hızla geriye gidiyor ve bunun sebebi de her işi en iyi şekilde yapacaklarına inandırılan ve robotik bir eğitimden geçirilerek kritik görevlere getirilen sözüm ona İlahiyat Fakültesi ve İmam Hatip Lisesi mezunlarıdır. Maalesef. Üstelik bunu, İHL mezunu bir adam olarak söylüyorum ben. Yani aynı eğitimi ben de almış bulunuyorum ve bunun sebeple verilen eğitimi yakından biliyorum. 

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş geçenler şöyle diyordu: "2011 yılında ben dekandım ve benim dekanlığım döneminde 22 ilahiyat fakültesi vardı. Bunlardan 3'ü de fonksiyonsuz haldeydi. Aradan geçen 8 yıllık bir süre içerisinde sayı, 105'e çıktı. Bu fakültelerin 2018 yılı kayıt kontenjanı, 18 bini aşmış durumdadır."(4). 

Gerçekten dudak uçuklatacak rakamlar Ali Erbaş'ın verdiği rakamlar. 105 İlahiyat Fakültesi ha! Sadece İlahiyat fakülteleri mi; bu ülkede Anadolu lisesinden daha çok İmam-Hatip lisesi var! E tabi, bütün kurumlar KPSS'de 70 taban puanla eleman alırken, Diyanet 50 taban puanla eleman alıyor. Böyle olunca İlahiyat Fakülteleri ve İmam-Hatip Liseleri, Diyanet sayesinde iş garantili okullar haline gelmiş bulunuyor Türkiye'de. Üstelik Diyanet, atlama taşı olarak kullanılıyor ve diğer kurumlara geçmede bir köprü görevi görüyor. Bunu bilen aileler, çocuklarını, diğer liselere göndermek yerine İmam Hatip Liselerine, başka fakültelere göndermek yerine İlahiyat Fakültelerine gönderiyorlar! 

Bu okulları bitiren uyanıklar da yüksek puanla eleman alan diğer kurumlara direk geçmeye çalışmak yerine, öncelikle düşük puanla eleman alan Diyanet'e kapağı atıyorlar, asaleti tasdik olur olmaz da başka kurumlara geçmenin yollarını aramaya başlıyorlar; elbette buluyorlar da.
Yani milletin yüksek puanlı evlatları, kamu kurumlarının ön kapısında içeri girmeyi beklerken, içeri girmeyi başaramadıkları için evlerinde kafayı yiyip hastanelerin psikiyatri servislerini doldururlarken ya da gururuna yediremeyip intiharı seçerken, İlahiyat Fakültelerinden ve İmam-Hatip liselerinden mezun olan ve KPSS düşük puan alan uyanık dindarlar, "DİYANET" denilen arka kapıdan kolayca içeri giriyorlar! Maalesef kadrolaşmayı ve kurumları tamamıyla ele geçirmeyi ön planda tutan iktidar partisi de bunu teşvik ediyor. 

Böylece ülkede; Anayasanın, eşitlik ilkesi doğrultusunda, doğru dini, adaleti, güzel ahlakı, insan sevgisini, hakkı ve hukuku anlatma görevi verdiği Diyanet, devasa bütçesiyle, haksızlıkların, hukuksuzlukların ve adaletsizliklerin, kaynağı ya da aracı haline gelmiş/getirilmiş oluyor! 

Çünkü KPSS'de 80-90 puan alan gençler, devletin kapısından eli boş dönerken 50-60 puan alanlar Diyanet'in personel alım ve istihdam politikası sayesinde rahat rahat devlete kapağı atabiliyorsa, bu durum, ahlak kurallarına göre ayıp, din kurallarına göre günah, hukuk kurallarına göre de suçtur! 

Diyanet yöneticilerinin "Muhakkak ki Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder...”(5) şeklindeki ayeti ve "Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.." şeklindeki hadisi, bizden daha iyi bilip yorumladıklarında kuşku yoktur oysa... 

Ivır zıvır konularda Kanun Teklifi ve Soru Önergesi hazırlayarak, TBMM'nin çöp kutularını doldurmaktan başka işe yaramayan muhalefet partilerinin, bu konuya da eğilmelerinde fayda vardır. Zira asıl bekâ sorunu buradadır. Çünkü Türkiye, hızla ehliyetsiz ve bilgi birikimi yetersiz kişilerin eline geçerek zayıflamaktadır.








 Ömer Sağlam 7.2..2019



1- http://www.kamuajans.com/diyanet-personeli/diyanetin-9500-personel-alim-karari-resmi-gazete-de-h534012.html,
2- https://kpss-dhbt-puan.hesaplama.net/
3- https://www.haberturk.com/dib-diyanet-mulakat-sonuclari-aciklandi-imamlik-mulakat-sonuclari-sorgulama-sayfasi-1850637
4-http://www.dinihakikathaber.com/egitim/2011-yilinda-22-ilahiyat-fakultesi-vardi-bugun-105-e-h3217.html,
5-Kur'an-ı Kerim, Nîsâ-4/58,
6-Muvatta, Husnü'l Halk, 8; Müsned, 2/381.

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN