I] AMAÇ ve SİSTEM
Bu sistem, sağlıklı yaşama uzanan bir yoldur. Zayıflama amacıyla üretilmemiş olsa da hakkıyla uygulandığında, reklamı yapılan tüm zayıflama metotlarından daha yararlı olacaktır.
Hedef, sağlıklı yaşam yolunda başarıyla yürümektir. Bu uygulamayı sürdürdüğünüzde bedeninizdeki fazla yağlardan da kurtulacak, kas kaybına neden olmadan vücudunuzun hafiflediğini, zayıfladığınızı, hareketlerinizin hızlandığını göreceksiniz.
Unutmayalım ki; “Can boğazdan geldiği gibi yine boğazdan gitmektedir.”.
Her konuda olduğu gibi beslenmede de ölçülü davranmak gerekir.
II] SİSTEMİN İŞLEYİŞİ
# Bu sistemde sabah bunu, öğleyin şunu, akşam onu yiyin sözleri yerine, "uzak durmanız gerekenleri dikkate alın ve öğün menüleriyle öğün sayısını siz seçin" cümlesini bulacaksınız.
# "Her konuda olduğu gibi beslenmede de ölçülü davranmak gerekir" dedim ama tahıl ürünlerinden, tatlılardan ve aşağıdaki listede yemeniz önerilenlerin dışındaki yiyeceklerden bir süre mahrum kalacağınız ve bundan fazlasıyla etkilenebileceğiniz için, ilk bir hafta boyunca bu yiyeceklerin dışındaki menünüzü "bol kepçe" tüketebilirsiniz.
# Maddi manevi problemlerinize gelirsek... Her karanlığın ardından güneşin yeniden doğacağını hatırlayarak, sıkıntılar karşısında sakın ola ki pes etmeyin.
# Bedeninizi hastalıklardan koruyan ve mutluluk saçarak güçlenmesine doğrudan etki edecek bu kahkahalar hayata bakışınızı da değiştirecektir. Kahkahalarınızın dışında yapacağınız bir şey daha var. Göğsünüzün iman tahtası denen bölgesine her gün birkaç defa vurun. Bunda da aşırıya kaçmamak gerek ama belli bir sayıdan bahseden bilimsel yayınlar var. Kişiye göre 10 ila 20 arasında bir sayı veriyorlar. Aynı yayınlar, dilinizle üst damağınızı güçlü bir şekilde itmenizi de kahkaha ve vuruşlara eklemenizi öneriyorlar. Amaç, o bölgede yer alan "Timüs" adlı bezi uyarmak. Eskiler, ani bir hareket nedeniyle korktuğumuzda damağını yukarı çek ya da it derler. Sizi bilmem ama o hareket bende çok işe yarıyor. Bu basit hareketlerin sizi kansere karşı da koruyacağı, eğer kanserseniz onu yenmenize yardımcı olacağını da aynı makalelerde göreceksiniz.
# Kafa yapınıza yani düşünce ve zevklerinize uygun bir sosyal çevre edinin.
# Sigara ve alkollü içkileri içmek bir yana kokusunu bile teneffüs etmemelisiniz.
# Doktor önermedikçe yani zorunlu olmadıkça ilaç bile olsa narkotik sınıfına giren hiçbir madde kullanılmamalı. Uyku hapları, enerji içecekleri ve kullanımı hayati önemde değilse anabolizanlardan da uzak durmalı...
VI] YEDİKLERİNİZ ve İÇTİKLERİNİZ
a) Yaşam Boyu
# Teyakkuz hâlinde olmanız gereken bir başka şey daha var. Tarım ilaçlarıyla zehirlenmiş ürünler... Bizlere, iç piyasadan ne denli çok zehir yedirildiğini bilemiyoruz ama ihraç mallarını takip ederek, kısmi bir korunma sistemi oluşturabilirsiniz. Örneğin Rusya'ya gönderilen malları iyi takip edin. Rusya gibi bir uyaranımız var da "hormon ve böcek ilaçlarıyla zehirlenmiş yiyecekleri" öğrenebiliyoruz. Aklınızı kaybetmediyseniz o ürünleri değil parayla bedava bile verseler almazsınız mutlaka... Daha doğrusu almadığınızı sanarak kendinizi ve ailenizi koruduğunuzu düşünürsünüz. Oysa iş öyle değil! Bakın aynen şöyle...
Bugün için alınabilecek en iyi tedbir, AKalPe yandaşı olmayan haber kanallarını takipten geçer. Geri çevrilen tüm ürünler; hal, market ve pazarlarımızda satılmakta... Döndüğünü öğrendiğiniz ürünleri uzun süre almayın. Bazılarının soğuk hava depolarında saklanıp, piyasaya peyderpey sürülebileceklerini de hesaba katın. Bırakın, o ürünler; "cani ruhlu, alçak, çıkarından başka hiçbir şey düşünmeyen, insanlıktan yoksun o üreticilerin ve bunları bile bile raflarına koyan ahlaksız tacirlerin" kesesinde patlasın! Patlasın dedim ama Türkiye'mde bu konuda herhangi bir sistem olmadığından, patlamalar her zaman halkın kesesiyle beden sağlığı üzerinde yaşanıyor.
Özellikle tekrarlıyorum: On binlerce gıda mühendis ve uzmanı işşizlikten kırılırken, "Tek kişilik AKalPe Hükûmeti"nin, ne onların geçim sıkıntısından ne de onların çalıştırılmamasından doğan boşluk yüzünden halkın gördüğü zarardan tındığı yok.". Bunu düzeltecek güç bizleriz ama... Aması var işte...
İhraç ürünlerindeki iadelerin Türkiye'min imajını bozmasına aldırmayan hükûmet adamlarının, bürokratların, o malı üretip satanların vatanına ihanet etmekte olduğu çok açık değil mi? Sizleri bilmem ama bende "sanayici, siyasetçi, din adamı, bürokrat, teknokrat, sağlıkçı, bilim adamı, tüccar ve benzerleri"nin güvenilirlik ibresi sıfırın altında...
Onlar için öyle de çiftçi ve hayvancılara duyduğum güven farklı mı? Ne gezer! Bunların televizyona çıkıp geçinemiyoruz diye ağlayıp sızlandıklarını her gördüğümde, evet inanın her gördüğümde şunları hatırlarım: "Kesime giden hayvanlara uygulanmasının en geç kesimden 75 gün önce durdurulması gerekliliğine rağmen, hayvanları kamyona yüklerken bile hormon iğnesi yapan çiftçileri; içine kapanan salatalık, atom salatalığı, marul, karnabahar ve lahana gibi ürünlerin içine eliyle avuç avuç veya pompayla böcek ilacı hem de tüm dünyada yasaklanmış böcek ilaçlarını atan üreticilerle onlara bu ilaçları satanları; bir köyde kuduz köpeklerin ısırdığı 11 ineğin aceleyle mezbahaya gönderilerek kesildiğini, neredeyse böcek ilacıyla yıkadığı meyveleri organik diye satanları; radyoaktif bulutların getirdiği yağmurların yağdığı günün hemen ertesinde "Allah'a şükür; meyvemiz de sebzemiz de etimiz de sütümüz de tertemiz, rahatlıkla yiyin, güvenle için!" diye belediyelere günlerce anons yaptırtan baskıcı tarım ve hayvancılarla oy uğruna onlara alet olan o belediyelerin yetkililerini, valilerini, ülke bakanlarını, başbakanlarını ve tabii ki daha birçok olayı...".
# Günümüz teknolojisine göre üretilen riviera tipi zeytinyağı, ayçiçek yağı, mısır özü yağı, kanola (kolza) yağı, palm yağı, hindistan cevizi yağı gibi ürünler kullanılmamalı...
# Günümüz teknolojisiyle üretilip satışa sunulan sütler içilmemeli… Doğal yollardan beslenen hayvanlardan alınan sütler de eğer pastörize değilse çok iyi kaynatılarak kullanılmalı...
# Gazlı ve tatlandırıcı katkılı içeceklere el sürülmemeli...
Bu konuda yabancı ürünlere de hiç güvenmeyin. Onlar da denetim boşluğumuzu iyi bildiklerinden, vatandaşlarına yedirmedikleri birçok şeyi bize satıyorlar. Hem bizimkilerin hem onların ürünlerini bayıla bayıla satın alıp bizleri öldürmeleri için para ödüyoruz. Katilimizi tutmuş, bizi öldürmesini bekliyoruz. Yani intihar ediyoruz. Baylar, Bayanlar! İntihar en büyük günahlardan biridir. Allah akıl vermiş. Okuyalım, araştıralım, öğrenelim.
# "Denizden babam çıksa yerim” diyen gıda sapıkları bu bölüme dikkat etsinler. Denizlerimizde ve balık çiftliklerimizde yoğun kirlilik yüzünden ağır metalleri hücrelerinin her zerresinde taşıyan balık, karides, istakoz, yengeç, istiridye ve midyelerden uzak durun. Midyeyi, hele hele denizden çıkarır çıkarmaz hemen orada teneke üstünde pişirilen midyeyi ben de çok severim ama... Aması var işte... En iyisi yememek. Yemezsek ölmeyiz ama yedikçe ölüme bir adım daha yaklaşacağımızı bilmeliyiz.
Balık çiftlikleri konusuysa korkunç... Bu işi en bilimsel yöntemlerle yürüten Norveç; yıllar önce, balık çiftliklerinde yaptıkları üretimin kanserojen etkilerini açıklamıştı. Onlar, hiç olmazsa açıklayacak cesareti buluyorlar. Gıda konusunda muazzam bir başıbozukluk içindeki ülkemizde, birkaç göstermelik denetimin dışında hiçbir kontrolün yapılmadığı unutulmamalı… Ülkemizde, neredeyse tüm gıda sektörüne, Allah’tan korkmayan, kuldan utanmayan dinciler hâkim olmuşken yapılacağını ummak da saflık olur.
# Hiçbir yiyecek tahıl unlarıyla buluşturulmayacak.
c) Uygulama Süresince "Ya O Ya Bu" Seçeneğiyle Yenebilecekler
Aşağıdakiler haftada yalnızca bir kez yenebilir ama hepsi haftada 1 kez değil. O hafta, içlerinden yalnızca birini aşırıya kaçmamak şartıyla yiyebilirsiniz. Yani "Ya o olacak ya da öteki"...
# "Ya O Ya Bu" tercihine göre haşlanmış patates ya da zeytinyağıyla üretilmiş patates püresi yiyebilirsiniz.
# "Ya O Ya Bu" tercihine göre aldante denen usulde pişirilmiş makarna yiyebilirsiniz.
# "Ya O Ya Bu" tercihine göre makarnadaki gibi aldante denen usulde pişirilmiş, glikoz indeksi sıfır olan "Basmati" pirinciyle yapılmış pilav yiyebilirsiniz. Basmati dışında pirinç kullanılmamalı diyeceğim ama normal vatandaşların alamayacağı kadar pahalı olan bu pirinç yerine, glisemik indeksi sıfır olmayan ama çok düşük olan "Yasemin kokulu" pirinci öneririm. Bu pirinçlerin her ikisi de ithal ve ilginç bir şekilde geniş fiyat aralıklarında satılmakta...
- Tereyağını yemeklerde kullanabileceğiniz gibi yeşil biber türlerine, turplara, kapya biberlere sürerek de yiyebilirsiniz. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün...
- Yalnız mevsimlik meyveler, onlar da içlerindeki şeker miktarına dikkat edilerek tüketilmeli. Sonbahar ve kış aylarının meyvesi olan ayvanın çok yararlı bir besin olduğunu da buradan hatırlatmam gerek.
- Kuru fasulye, nohut, bakla gibi baklagillerle yer elması, hele hele Japonya'daki sağlıklı yaşam ve zayıflama kliniklerinde kullanıldığı söylenen kereviz baş tacı yapılmalı…
- Eti alırken, etle birlikte tartılan ama sonra kasabın bir kenara ayırdığı kemikleri de isteyin. Parasını verdiğiniz o ürünü kasap bir daha satmakta... Eti kemiğiyle birlikte pişirin. Sizin kemik yapınız için bunun önemli olduğunu unutmayın.
- Mümkünse ev yapımı sirkeyle ürettiğiniz ev yapımı turşu yiyin. Trakya’nın olmazsa olmazı mineral deposu kırmızı pancar turşusu evde yapılmalı ve sıkça sofraya getirilmeli… Çok önemli olan bu yiyeceklerin hepsi ev şartlarında, katkısız yapıldığında prebiyotik oluyor. Bu prebiyotikler de bağırsaklarımızdaki probiyotik bakterilerin hayatiyetini, dolayısıyla da bizim hayatiyetimizi artırıyor.
VII] TAKLİTTEN KAÇMAK
Kendi sisteminizi kendiniz kuracaksınız. İçlerinde size dokunan yiyecekler olabilir. Bunları da en iyi siz bilirsiniz. Onlardan uzak durun. Tabii ki burada yazılanların dışında da birçok sağlıklı beslenme yolu konuşulabilir.
Kişiden kişiye farklı sistemler kurulup farklı ürünlerle sağlıklı bir yaşam ve sağlıklı bir zayıflama sağlanabilir. Deneyip görmek gerek.
Bu konuda size önereceğim beş şey "Mutlaka bir zihinsel hazırlık safhası yaşamak, azmetmek, sebat etmek ve kendinizi sıkmadan hatta işi keyifli bir hâle getirecek bir sistem kurmak ve tabii ki bağışıklık sistemini çökertecek eylemlerden kaçınmak" olacaktır.
VE BEN
Bu sabah tartıldım. Tam 122,600 kilogram geldim.
Taşıdığım yağsal ağırlıkların da katkısıyla boyum tam 7 santim kısalmış.
Bu makalemdeki tüm verileri bu sabahtan itibaren ben de "Bismillah!" çekerek uygulamaya başlayacağım. Başlangıç 2 katı yumurtayla olacak.
Tüm güvencem, çok sevdiğim ve 36 yıl dillere destan bir aşk yaşadığım sigarayı bir gece içinde bırakan irademdir. Gayret benden, sebat benden, sonuçlandığındaki hayırlı hayretlerse yakın çevremden. Allah'ın izniyle tabii...
Selam ve sevgilerle...
Günay Tulun 18.11.2019/4.06