Ümmetimden 27 Yalancı Deccal Gelecek [Günay Tulun]


Bugünün dünyasında yaşanan olayları anlamak için geçmişimizde kalan bazı konuların araştırılması gerektiğine inanırım. Geçmişten geleceğe uzanan sesleri dinlemek, geçmişte yaşayanların gelecekle ilgili kaygılarını öğrenmek, geleceği inşa edecekler için önemlidir. Bu amaca ulaşmak için efsaneler bile irdelenmeli... 

KONUMUZ DECCAL
Dünyamızla insanlığın sonunu ve sonraki sonsuz hayatı anlatan bazı dinsel bilim kolları olduğunu az sayıdaki istisnalar dışında herkes bilir. Bunlara, Fransızcadan gelen bir sözcükle eskatoloji adını vermişler. Gerek Yahudi gerekse Hristiyan eskatolojilerinin her ikisinde de kendine geniş yer bulmuş bir kavram var: Deccal!..

Yalnız onlarda mı? Hayır!
Benim kitaplığımda bile bu konuyla ilgili çok sayıda hadis var. Yani Deccal konusu, bazı itirazlara rağmen biz Müslümanlarda da gündem olmuş. Hatta semavi olmayan başka dinlerde de...
  
Bu denli geniş bilinirliği olduğuna göre, dünyamızdaki herkese onunla ilgili soru sorabilirim. Yazıma devam etmeden önce de o soruyu sormak istiyorum. Buyurun, cevaplayın!..

DÖNEMİN DECCAL'İ KİM
Bu efsanevi canavar ya da o canavarın yirmi yedi farklı sürümünden günümüze düşen amorti ya da büyük ikramiye kim olabilir? Yani aleyhisselatu vesellem efendimizin, ümmetimin içinden çıkacak dediği "Dönemsel Deccal kimdir? Bu kişi, yirmi yedi sahte Deccal'den biri değil de "Büyük Deccal" denen gerçek Deccal'in kendisi de olabilir. Malum, yaşadığımız günler "ahir zaman"ın içinde...

Bu soruyu Deccal’den korktuğum için size havale etmedim.
Benim de kendime göre bir fikrim var ve birinin Deccal olduğunu "Görüyor, duyuyor, anlıyor ama büyük çoğunluk gibi susup sinmiyorum." Ondan defalarca Deccal olarak bahsettiğim yazılarıma tek tıkla ulaşabilirsiniz. Önemli olan sizlerin de üzerinize yapışan korkuyu silkeleyip atmanızdır.
Kendinize “Kim bu Deccal?” sorusunu sormalı ve yine kendi kendinize cevaplamalısınız. Yanıltmak isteyenlere rağmen hiç şaşmadan doğruyu bulacağınıza eminim. Gerek yüreğiniz gerek mantığınız gerekse yaşananları kaydeden hafızanız sizi yönlendirecektir.

Gerçeklerin, bilinçaltından çıkıp gözlerinizin önüne taşınması için o sorunun cevabını bulmanız şart! Vatanımız, bölgemiz, dünyamız ve insanoğlunun selameti için bunu başarmalısınız.

ŞİMDİ DECCAL'İN SIRASI MIYDI 
Geçmişte yazdığım bir yazıda, dünyamızı karıştıranlardan birinin adını vererek, “Deccal”in tarifine uygun tarzda hareket ettiğini açıklamıştım. Bu konu, o günden beri, TYD okurları arasında bulunan iki isim tarafından dönem dönem bana hatırlatılır. Karşılık olarak, her defasında ben de o yazıyı salık verir ve bazı yazıların içinde de aynı konuya değindiğimi söylerim. Geçtiğimiz pazartesi yine aynı şeyler yaşanınca, karşı tarafın niyetinin iyi olduğunu varsayarak o konuyu, kısa da olsa bir kez daha ele almaya karar verdim. En fazla merak ettikleri “Deccal’in belirtileri”ni de yazacağım.

BU MAKALEDE İZLEYECEĞİM YOL
Deccal'i anlamak için semavi dinlerdeki Deccal fikriyle sözlüklerdeki Deccal'in anlaşılması gerekir. Onları bilmeden, Deccal'i ve deccalliği anlamak zordur. O nedenle ben de böyle bir yol izleyeceğim.

Yazının sonuna gelince "Kısa dedin ama bir hayli uzundu." diye şikâyet etmeyin lütfen!
Yüzyıllardır tartışılan bu konuyu bundan daha kısa anlatsam birçok bilgiyi aktaramazdım.

YAHUDİLERCE DECCAL
Tarih boyunca Yahudilere zarar veren birçok kişi Deccal ilan edilmiştir. Bunlardan en ünlüleri Nikēphoros unvanlı Seleukos imparatoru IV. Andiohos Epifanis (Mithradatēs) ile Roma İmparatoru “Gaivs Caesar Avgvstvs Germanicvs” yani ünlü Caligula ve yine Roma İmparatoru “ İmperator Nero Clavdivs Caeasar Avgvstvs Germanicvs” yani bildiğimiz “Deli Neron”dur.

Kendisini Pompey olarak tanıdığımız, Yeşil Rize'mizdeki Pazar ilçesini Athena adıyla kuran Romalı asker-politikacı “Gnaevs Pompeivs Magnvs” da en az bu imparatorlar kadar zarar vermiştir.

İnsanüstü şeytani bir yaratık olan Deccal'in, Yahudilerdeki adı Armilus’tur. Bu isim, Roma’yı kuran Romus, Romulus kardeşlerden Romulus’un adından türetilmiştir. Romalıların; Yahudilerin yaşadığı yerleri işgal etmesi, tapınaklarını yıkması, halka işkence yaparak ülkelerinden sürmesine karşı oluşan ve hâlâ yaşayan bitmez tükenmez kin, bunun nedenidir.

Onlara göre Armilus, gelecekte Yahudileri kurtaracak Mesih’in baş düşmanıdır. On kralla birlikte hareket edecek, Tanrılık iddiasında bulunacak, Antakya'yla Kudüs’ü zaptedecek, Yahudileri topraklarından atacak, onları yasa boğacak ve sonunda ordularıyla birlikte Arbel vadisinde yok edilecek, ölümü de Davud aleyhisselamın torunlarından biri olan Mesih'in soluğuyla olacaktır.

Sözü geçen Arbel Vadisi; Galilee Dağı, Golan Tepeleri, iki zirveli bir yanardağ olan Hattin Boynuzları, Safed ve Tiberias bölgelerinin arasındadır. Döneminde orada, Galilee Yahudilerince yapılmış, eşkıyalıkta kullanılan, "ele geçirilmesi imkânsız" olarak ünlenmiş bir kale vardı. Romalılar, mühendislik harikası çabalarla o kaleyi ele geçirerek bölgenin emniyetini sağlamıştır.

Katılır mısınız bilmem ama düşüncem şu: 
-Deccal'in, "Arbel Vadisi"nde öldürülme fikri, rövanşçı bir intikamın dışa vurumudur.  
-Davud aleyhisselamın torunu tarafından öldürülmesiyse "Yahudilere dokunanların önünde sonunda Yahudiler tarafından cezalandırılacağının, caydırmayı amaçlayan korkutucu bir ilanı"dır.

HRİSTİYANLARCA DECCAL
Kimine göre yarı insan yarı şeytan, kimilerine göreyse tamamen şeytani bir yaratıktır. Ahir zamanda belireceği, ibadet edilen her şeye karşı çıkacağı kabul edilir. İblis ona; güç, kudret ve hâkimiyet yeteneklerinden bir kısmını vermiştir. Kendisine tapanlar olacaktır.

Genelde; Antichrist yani İsa aleyhisselam karşıtı, “Antimesiah, Sahte İsa, Sahte Mesih, helâk oğlu, devil, satan, fesat adamı” olarak tanımlanır. Kitâb-ı Mukaddes'in I. Yuhanna, II. Yuhanna; Yeni Ahid'inse Matta, Lukas, Vahiy, Selânikliler'e II. Mektup gibi bölümlerinde bahsi geçer. Süryanice Yeni Ahid'de ondan Mesiha Daggala olarak söz edilir.

Bu yaratığın, çok kişiden oluşmuş bir topluluk olduğunu ileri sürenler de vardır. Katolik İncil yorumcularının çoğuna göreyse tek kişidir. Markos ve Lukas İncillerinde, seçilmiş kişileri dahi sapkınlığa düşürebilecek olağanüstü şeyler oluşturabilme yeteneği nedeniyle ondan uzak durulması önerilir. Bazı İncil yorumcuları, altmış dörtten fazla Deccal'in geleceğini ve Yahudilerin, bunlara inanacağını iddia eder. Aynen olmasa da Yuhanna İncil'inde de bunu görürüz. Neden olarak da "Mesih'i reddetmeleri" anlatılır.

Matta İncil’inin bir yerinde şöyle yazar:
"İsa'nın öğrencileri 'Dünyanın sonunun belirtisi ne olacak?' diye sordular. İsa onlara dedi ki: 'Sakın kimse sizi saptırmasın. Çünkü birçokları benim ismimle gelip Mesih benim diye birçoklarını saptıracak. Birçok yalancı peygamber de birçoklarını saptıracak. Fesat çoğalacağından birçoklarının sevgisi soğuyacak. Sona kadar dayanan kurtulur." 

Katılır mısınız bilmem ama düşüncem şu: 
Özellikle Orta Çağ'dan itibaren Hristiyan Dünyasında egemen olan Deccal fikri; halkın kiliselere biat etmesi için abartıldıkça abartılmış, böylece cahil halk Deccal korkusuyla tir tir titrerken, ruhbanlık güçlenerek, egemenliği tartışılamaz bir sınıf hâline gelmiştir.

MÜSLÜMANLARCA DECCAL 
“Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa sallallahu teala aleyhi vesellem”den aktarıldığı iddia edilen hadis külliyatında da Deccal kavramına rastlamaktayız. Deccal'li hadislerle "Diyanet İşleri"nin pazarladığı kitaplarda da karşılaşırız. Bazıları o hadislerin doğrulanır nitelikte olmadığını, Yahudi ve Hristiyanlardan Müslümanlığa bulaştığını söyleyerek tümünü kesin bir tutumla reddeder.

Deccal sözcüğüne, yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de rastlayamazsınız. Bir kısım Kur'an yorumcuları gizlice işaret edildiğini söylese de bu kuramdan öte gitmez. Çünkü Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim-i okuyup anlamamız için göndermiştir. Bir kısmı da Deccal olgusunu yukarıda değindiğim gibi tümden reddederek “Deccal bahsi uydurmadır” der. Kur'an'da olmayıp hadislerde olduğunu savunanlar da vardır. Onlar, bu hadislerden örnekler de verir. Hatta sallallahu aleyhi vesellem efendimizin Deccal'in fitnesinden korunmak için namazda dua ettiğini anlatırlar. Yine o dönemde, İbn Sayyad adlı birinin Deccal olduğuna dair söylentiler de çıkmıştır. Hazreti Ömer’in, "Bu adam Deccal'dir!" diye yemin ettiği, aynı ortamda bulunan Peygamber aleyhisselamınsa hiç ses etmediği ve ses çıkarmamasının da iddianın doğruluğunu ispatladığı ileri sürülmüştür.

Tüccar olduğunu sandığım Temim ed-Dârî adlı gezginin adı verilerek yapılan bir rivayet daha vardır. Bir grup insanla birlikte, ıssız bir adada, isminin Cessase olduğunu söyleyen bir hayvan aracılığıyla Deccal'le görüşen Temim ed-Dârî, zincire vurulmuş durumdaki Deccal'in "Günü gelince ortaya çıkacağım!" dediğini Muhammed aleyhisselama anlatmış ve Muhammed aleyhisselam da bu anlatıdan, "ashabına söyledikleriyle benzer" olması nedeniyle mutlu olduğunu söylemiştir.

Peygamberim Hazreti Muhammed Mustafa aleyhisselamdan aktarıldığı iddia edilen hadislerden birinde, “Ümmetimden yirmi yedi tane yalancı Deccal çıkacak. Onlardan dördü kadındır. Bense peygamberlerin sonuncusuyum. Benden sonra peygamber yoktur." yazmakta… O tabii ki peygamberlerin sonuncusudur. Buna hem dinen hem kalben hem de mantıken inanmaktayım.

Bazı "Deccal, Mesih, Mehdi" yorumcuları, ahir zamanda Mesih İsa'nın yani İsa aleyhisselamın zuhur edeceğini iddia ederler. Bu iddia son peygamber gerçeğine aykırıdır. Yalnız benim inançlarımla değil, aleyhisselatu vesellem efendimizin sözleri ve Kur'an-ı Kerim'le de terstir. 

"Hazreti Âdem'in yaratılışından itibaren kıyamete kadar geçen süre içersinde Deccal'den daha büyük bir olay ve fitne yoktur.” hadisi insanları teyakkuza davet eden önemli bir uyarıdır.

"Deccâlin beraberinde cennet ve ateş vardır. Cennetin ve ateşin misli vardır. Deccâlin cenneti ateş, ateşi ise cennettir.” hadisi de insanları korkutucu sondan kurtarabilecek uyarılardandır.

Ben, Deccal ile beraber olanı ondan daha iyi bilirim. Onun yanında akan iki ırmak vardır. Bunlardan biri beyaz bir su gibi görünür. Diğeri alevlenmiş ateştir. Sizden biri ona yetişirse ateş olarak gördüğü ırmağa gelsin. Sonra başını daldırıp ondan içsin. Çünkü o, soğuk bir sudur. Deccal’in sol gözü yoktur, üzerinde kalın bir perde vardır. Alnının ortasında kâfir yazılıdır. Okuması olan olmayan her Müslüman o yazıyı okur.” sözlerinin de sevgili peygamberimize ait olduğu rivayet edilir.

Katılır mısınız bilmem ama düşüncem şu:
Eğer aleyhisselatu vesellem efendimizce söylenmişse Deccal'e de inanırım, ahir zamanda gelecek Deccallerin yirmi yedisinin sahte birinin gerçek, o yirmi yediden dördünün kadın yirmi üçünün erkek olacağına da... Çünkü o, "Yücelerden Yüce Rabb'im Allah"ın elçisi ve yalana alıştırılmış biz gariplerin aklının alamayacağı kadar dosdoğru bir kuludur. 

DECCAL'İN ÖZELLİKLERİNİ ÖZETLERSEK
Dicle Irmağıyla aynı kökten gelen ve Süryanicedeki “Daggala” sözcüğünden türeyerek Arapçaya geçtiği sanılan Deccal; göstereceği olağanüstü olaylarla insanları büyüleyen, dinlerinden çıkaran, sapkınlığa iten, kötülüklere taşıyan şeytani bir yaratıktır. "Ne zaman gelecek?" derseniz, sizlere ancak “şu an içinde bulunduğumuz ahir zamanda ve İsa aleyhisselamın ikinci kez dünya gezegeninde ortaya çıkmasının yaklaştığı bir dönemde” rivayetini işaret edebilirim. Belki dün geldi, belki gelmekte, belki de gelmesine daha çok var. O günü hiç ama hiç kimse bilmiyor. Aynen ne zaman öleceğimizi bilemediğimiz gibi...

"İkiyüzlü, hilekâr, çok rahat bir şekilde yalan söyleyen, insanları kandıran biridir." ve bu tanım bazı Arapça sözlüklerde Deccal sözcüğünün tam karşısında yer alır. Türkçe sözlüklerdeyse "dinsel inanışlara göre kıyamete yakın ortaya çıkacak kötü yaradılışlı yalancı kişi" olarak tarif edilir. Türkiye'de; "yalancı, dedikoducu, ara bozan, fesat, fitçi, müfsit, münafık, müzevir, insanların arasına nifak sokan, ordubozan olarak tanımladığımız kişiler"e de deccal deriz.

Dünyada da genel olarak, ne denli kötü biri olduğunu vurgulamak ve halkı o korkuyla terbiye edebilmek amacıyla "Orta Çağ’daki tüm tarif ve tasvirlerde; kör, topal, çirkinlerden de çirkin, mide bulandıracak kadar iğrenç biri" olarak gösterilmiştir.

Aslında karakter olarak; çirkinden de çirkin, iğrençten de iğrenç, ahlahsızdan da ahlaksız, namussuzdan da namussuz, hilekârdan da hilekârdır. Bir iddiaya göre, insan olmadığı hâlde insan şekline bürünerek dünyaya gelecektir. Haindir, zalimdir. Yakışıklı değil, çirkin sayılanlardandır. Bir gözünün yerinde kalın bir perde olduğunu belirten hadisin mecazi anlamda olduğu ifade edilir. Bu hadis, bazı yorumculara göre, "kendi sonunu ve ahiretteki hâlini düşünemeyecek denli dünya nimetlerine bağlı" olacağı anlamı taşımaktadır. 

Mecazen devdir, yani uzun boyludur. İnsanların arasına nifak sokması nedeniyle "Fitneci Kral, Şeytani Kral" olarak da anlatılır. Dost gibi davrandığı kişileri bir anda düşman ilan edebilmesi, geçtiği her yerde sanki tek kişilik çekirge sürüsüymüşçesine insanların gıda olarak kullanabileceği her şeyi yok ederek onları açlığa itmesi; ağaca, suya, doğal yaşama yani "Doğa"ya, kültüre ve kültür mirasına dolayısıyla da sanatın her türüne karşı olması, başkalarının mallarına el koyması, içinde yaşadığı ve eriştiği her ülkenin hazinesini yağmalaması, lüks ve şatafat içinde saraylarda yaşamaya meraklı olması, sürekli bir doyumsuzlukla her şeyi çalma çabası, hoşlanmadığı insanları hapislerde çürütmesi hatta rahatlıkla öldürtebilmesi, sahtekârlıkta zirve yapması, yalana, iftiraya ve savaş çıkarmaya düşkün olması onun özelliklerindendir. 

Kendisini önce peygamber daha sonra da tanrı olarak tanıtacak ya da peşine takılan hayranlarıyla kuracağı ordunun askerleri tarafından öyle olduğu lanse edilecek ve o da bu duruma itiraz etmeden başlangıçta peygamber, sonra da tanrı rolü oynayacaktır.

Cahildir ama kendisini öylesine pazarlar ki dünyanın en büyük bilgini sanırsınız. Çok akıllıdır. İnsanları koruyan, kollayan, aydınlatan, dinine çok bağlı biri gibi davranacaktır. Sinsidir. Kurtarıcı gibi konuşacak, kendisini tanrısallık figürleriyle pazarlayacak, mucize gibi gelen kerametler gösterecek, hitabetiyle büyük kitleleri peşinden sürükleyecek, onlar tarafından tapılırcasına sevilecek, peşinden koşan kitleleri istediği şekilde yönlendirdiği gibi bilim merkezlerini, kolluk güçlerini, orduları da yönetecektir. Her işin altından kalkabilecek derecede beceriklidir.

Kurulu düzenlere karşıdır. Fitne konusunu çok iyi kullanır. Kendisi fitne çıkarırken karşıtlarını fitnecilikle suçlar. Dünyaya gerçek fitneyi o yayacaktır. Ahir zamanda çıkacak fitne, fesat, savaş ve kaoslar onun ya da ona hizmet edenlerin eseri olacaktır. Kendisine bağlı olanlar, ihtiyaçlarını onun eliyle karşılamaları nedeniyle gerçeği göremeyecek, saçtığı kötülükleri fark edemeyecek, tam tersine onun dalga dalga yayılan fitnesine ayak uyduracaktır.

"Bir yanında su diğer yanında ekmek dağları olduğunu anlatan hadis"in yorumuna göre kendisine biat edenleri türlü olanaklarla tatmin edecektir. Onun vaat ettiği cennet, kendisine bağlı olanlara tattıracağı dünya zevkleridir. Kadın ve erkek dâhil hoşlarına gidecek her türlü zevk ve imkânı taraftarlarının önüne serer, onlara mutluluk verici şeyler sunar. Makam, mevki, ün, armağan ve maddî imkânlar vererek onları dünyevi bir cennette yaşatır. Tüm bunları yapar ama karşıtlarının yaptığını iddia ederek onları suçlar. 

Kendisine biat etmeyenleri itibarsızlaştırır. Onlara yokluk, huzursuzluk, işkence ve azap içinde geçecek cehennem hayatı yaşatır. Suçsuz insanların özgürlüklerini ellerinden alır, hatta öldürtür. 

DÖNEMİN DECCAL'İ KİM 
Tüm bu bilgileri, değişik din ve uluslara ait çok sayıda eserden derledim. Bu konuda bir hayli zaman harcadım. Yalnız bu nedenle bile en başta sorduğum soruyu bir kez daha sizlere yöneltmenin hakkım olduğuna inanıyor ve açıkça soruyorum:
Bu efsanevi canavar ya da o canavarın yirmi yedi farklı sürümünden günümüze denk gelen kişi sizce kim olabilir? Kim kim kim?






 Günay Tulun 24.2.2020

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN