23 Nisan'da Minarelerden İstiklal Marşı İnlemeli [Ömer Sağlam]

Yeniçağ Gazetesi yazarı Orhan Uğuroğlu'nun "bu 23 Nisan'da minarelerden İstiklal Marşı çalınsın" şeklindeki teklifini hararetle destekliyorum. Meclisin ruhuna ziyadesiyle uygun mantıklı bir tekliftir(1).

Zira Meclis, 23 Nisan 1920 Cuma günü açılmıştır.
Mustafa Kemal ve arkadaşları, Cuma gününü özellikle tercih etmişlerdir.
Mustafa Kemal Paşa, bu konuda 21 Nisan 1920 tarihinde bir genelge yayınlayarak, bu genelgede o gün yapılacak aktiviteleri ve özellikle dini ritüelleri tek tek sıralamış, özetle: "Meclisin 23 Nisan Cuma günü, Hacı Bayram Camii'nde kılınacak Cuma Namazı'ndan sonra, o günün manevi ikliminden de istifade edilerek, Kur'an ve dualar okunarak, kurbanlar kesilerek, Peygamberin sakalı ve kutsal sancak eşliğinde meclisin açılacağını.." duyurmuştur(2).

Ve meclis, Mustafa Kemal Paşa'nın bu genelgesi mucibince, Hacıbayram Camii'nde kılınan Cuma namazı sonrasında, camiden meclis binasına (bugünkü Kurtuluş Savaşı Müzesi) kadar Tekbir, Tehlil, Salavatı Şerife okunarak ve yol boyunca kurbanlar kesilerek yürümek suretiyle ve din adamlarının yapmış olduğu dualarla açılmıştır.

İstiklal Marşımız ise meclisin açılmasından yaklaşık 11 ay sonra olmak üzere; manevi ve mistik bir ortamda (Tacettin Dergahı) adeta inzivaya çekilmiş dindar bir şair olan Mehmet Akif tarafından yazılmış ve 12 Mart 1921 tarihinde yüksek alkışlar, tebrikatlar ve gözyaşları içinde kabul edilerek, o soğuk kış günlerinde milletin gönlünü ısıtmıştır.

İstiklal Marşı, içindeki dini kavramlar sebebiyle bugün camilerde, Mevlit, İlahi ve Kaside adı altında okunan şiirlerden çok daha dini ve manevi yanı ağır basan bir metindir.

TBMM demokrasimizin kâbesi ve Türk Milleti'nin ortak aklının vücut bulduğu kutsal mekân ve Türkiye Cumhuriyeti'nin tecelligâhıdır. Türk Devleti'nin kuruluşunun sebebi olan Milli Mücadele buradan yönetilmiş ve bu sebeple meclis, "GAZİ" unvanını hak ederek, yani bileğinin ve yüreğinin hakkıyla almıştır.

İstiklal Marşı ise, Türk Milli Mücadelesi'ne katılan kahraman askerlerimize ve cephe gerisindeki milletimize umut aşılamak ve moral vermek için kaleme alınmıştır ki; bu sebeple "Korkma!" diye başlar.

O dönemde, cami kürsülerinde, cami minberlerinde, okullarda, meydanlarda, caddelerde, sokaklarda, cephelerde okunmuştur.

Bugün de vaizlerimiz ve hatiplerimiz tarafından zaman zaman cami kürsü ve minberlerinde vaaz ve hutbelerde, cemaate moral vermek ve tavsiyelerde bulunmak maksadıyla zaten okunmaktadır.

Öte yandan, İslam Peygamberi Hz. Muhammed'den başlayarak günümüze gelinceye kadar, mescit ve camiler, birçok fonksiyon icra etmişlerdir. Yani camiler sadece ibadet amacıyla kullanılan yerler değildir. Eğitim, sağlık, yönetim-siyaset, adalet-yargı, askeri, sosyal-kültürel alanlar başta olmak üzere; toplumu ilgilendiren birçok meselelerde çeşitli fonksiyonlar icra etmişlerdir, yine edebilirler-etmektedirler(3)

Koronavirüs salgını sebebiyle ibadete kapatılan, ancak yatsı ezanlarından sonra DUA adı altında bir sürü laf edilen minarelerden;
"Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli"

diyen İSTİKLAL MARŞI'nın okunmasını, milli birlik ve beraberliğimiz, ayrıca demokratik cumhuriyetimiz açısından son derece önemli görüyorum.

Bu iş gerçekleşirse, herhalde merkezi yayın sistemlerinden ve bant yayını olarak verilecektir. Bugün resmi törenlerde banttan çalınan İstiklal Marşı'nın, genelde kadın seslerinden oluşan bir koro tarafından seslendirildiği bilinmektedir. 

23 Nisan günü minarelerden çalınacak İstiklal Marşı, belki erkek ağırlıklı veya sadece erkeklerden oluşan bir koro tarafından çalınıp söylenecek şekilde yeniden kayda alınabilir.
Böylece muhtemelen camilerin minarelerinden kadın sesi yükselmesine tahammül edemeyecek yobazın itirazının da önüne geçilmiş olur. 





Ömer Sağlam 8 Nisan 2020


2-Kemal Atatürk, Nutuk 1919-1927, Yay. Haz. Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Ankara, 2011, s.294-295.
3-http://www.haberiniz.com.tr/gundem/chp-camileri-ahir-mi-yapmis-36575h.html

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN