Şaşırmayı becerebilsem şaşıracağım.
Yazar Reha Muhtar’ı izliyorsanız son zamanlarda fazilet dersleri verdiğini de görmüşsünüz demektir. Hayatından seçtiği önemli kesitlerle birlikte yazıyor ki okuyanlar onun derslerinden faydalansın, Reha Muhtar’a özgü, Reha Muhtar’a özel fazilet anlayışından nasiplensin.
Kendi adıma yazayım: “Allah korusun.” Beni de yakınlarımı da…
Birkaç gün önce; Mustafa Denizli, Yıldırım Demirören, Rüştü Reçber, Hakan Arıkan ve daha birçok sporcu da nasiplenmişti bu kalem erbabından.
Yine de en etkili dokunuşu, Vicente Del Bosque üzerinden Yıldırım Demirören’e, oradan da Beşiktaş’ın tepesine inmişti az zaman önce…
Dokunuş dediysem siz bakmayın bana. İster çekiç deyin ister balyoz, inanın hepsi az bile olana...
Müthiş bir provokasyon becerisi gösterdiği bu olay sonunda da güzide Beşiktaş’ımızın kasaları boşalıp İspanya’ya kanat çırpmıştı, fılap fılap!…
İş öyle dallanıp budaklanmıştı ki UEFA, FIFA, CAS gibi futbolun tüm üst kurumları “Hımmm!” dedikten sonra işaret parmaklarını sallamışlardı Beşiktaş’a doğru.
Reha Muhtar’ınsa görünmez adam rolünü oynadığı kalmış aklımda…
İşte bu Reha Muhtar, şimdi de Antalya Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ı dolamış kalemine.
Efendim; Galatasaray Antalyaspor’a gol atmış, Mustafa Bey’de bu golü alkışlamış.
Vay, sen misin alkışlayan!
“Sen Antalya’nın belediye başkanıysan rakibin golünü alkışlayamazsın”dan başlayıp bu tür konularda bir siyasetçiye söylenebilecek en ağır ifadelerle yüklenmiş.
Kışkırtılan Antalyalılar gelecek seçimde ne yaparlar bilmem ama o yazıyı okumanızı tavsiye ederim. Fanatizmin en görünür örneklerinden biriydi, bence…
Spor karşılaşmalarına tabanca, döner bıçağı, kasaturayla gelenlerden nasıl bıktıysak onları bu duruma iten kalem sahiplerinden de bıktık biz.
Beyler, gazetelerde sizlere emanet edilen köşelerin insanları etkileyeceğini bilerek yazın.
Eğer bu bilince varabilmiş biriyseniz olayları provoke etmekten kaçının lütfen.
Adı üstünde; Antalya Belediye Başkanı...
Antalyaspor Kulübü’nün değil, Antalya ilinin başkanı...
Bazı kafaların içine girsin diye özellikle tek tek sayacağım. Görevi gereği, içinde; Beşiktaş, Eyüpspor, Trabzonspor, Manisaspor, Bursaspor, Diyarbakırspor, Galatasaray, Erzurumspor, Fenerbahçe, Samsunspor, Tekirdağspor, Çıksalın ve daha birçok kulüp taraftarının bulunduğu bir ilin seçimle başa gelmiş yöneticisidir o…
Yaptığıysa sportmen olmayı becerebilenlere özgü, sporun ruhunu tam on ikiden yakalamış, spor sahalarında görmeyi özlediğimiz, nefis bir davranıştır.
Üstelik, Reha Muhtar’ın çarpıttığı gibi coşku içeren bir hareket değil, nazik bir alkıştır yaptığı.
Köşe yazarları içinden de Mustafa Akaydın gibi, sporun “Eğitim ve eğlence için yapılan insancıl bir oyun” olduğunu bilen birileri çıksa… Keşke Mustafa Akaydınlar çoğalsa ülkemizde…
Reha Bey, Mustafa Akaydın’ı yerme işine gönülden talip olurken, bugünkü yazısında da arkadaşı Can Dündar’ı buram buram abartı kokan bir gayretle kollamayı unutmamış.
“Mustafa” filminde öyle ilginç oyunlar var ki onları anlayabilecek düzeye gelinceye dek kollaması devam eder gibi görünüyor Can’ını…
İyi ama boyunduruktan kurtardığı çocukları tarafından haksızlıklarla karşı karşıya bırakılan Ata’mı, arsızların iftira ve günah dolu saldırılarından kim koruyacak?
Anlayamadım: Okurlardan Biri “Onun korunmaya ihtiyacı mı var?” dedi.
Haklı! Haklı tabii…
Aslında bunu herkes biliyor da!..
Yine Bir Reha Muhtar Yazısı [Günay Tulun]
[ Önceki Reha Muhtar Yazısı: Mustafa Denizli ve Beşiktaş ile Reha Muhtar Diye Biri ]
Günay Tulun
