Aram Tigran [Günay Tulun]

Dediler ki Aram Tigran ölmüş, "Beni Diyarbakır'a gömün." diye de vasiyet etmiş.
Adını duymayanlar için yazayım. Aram Tigran, kökenleri Batman'a dayanan bir ailenin oğlu. Ataları en son Ermeni Olayları, yani 1914-15'tekiler yatıştıktan sonra, hâlâ Osmanlılığı yaşayan Suriye'ye göç etmiş. Ben göç diyeyim siz kaçış... Nedeni, güvenlik güçleri tarafından aranmaları... Aram'da bu göçten yıllar sonra orada doğmuş. Yıl 1934... Doğduğu gün ne Suriye ne de Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Toprağı değilmiş. Toprak ne kelime, aradan geçen onca yılın öncesinde; Osmanlı bile veda edip gömülüvermiş tarihe...

Aram Bey müzisyen. Kavaldı, uttu derken cümbüş ağır basmış. Başta Ermenice olmak üzere; Arap, Arami, Kirmani, Süryani ve Zaza dillerinde, hatta Yunanca eserler de icra etmiş. İhtimal, bu zenginlik içinde araya başka diller de girmiştir. Türkçe eserler okuduğu da söylenip durdu ama ben şu ana kadar o kayıtlara erişme imkânını bulamadım. Duyduğumsa geçen yılki Batman konserinde Türkçe şarkı söylediği.
Yaşamı da söylediği şarkılar gibi değişik dillerin konuşulduğu yerlerde geçmiş. Suriye, Ermenistan, Yunanistan, son dönemde de iki ay kadar Türkiye... Gönül isterdi ki yüreğindeki topraklar olduğu anlaşılan, Türkiye'mde de ikamet edip yaşayabilsin.
.
Vasiyetinde "Beni Diyarbakır'da gömün." demiş. Yönetenlerimiz, "Şu ve şu sakıncası olduğundan imkânsız." demişler. Bir başka kesimde hem bu sözlerden hem de adamcağızın ölümünden nemalanma gayretine girmiş. Siyasi nemacılardan başka, daha düne kadar Aram Tigran adını duymadığını söyleyenler de şaşırtıcı. Bugünlerde ortalarda gezinip kırk yıllık tanışlarıymış gibi, hakkında akıl almaz övgüler düzüyorlar.
Bu tipler her zaman oldu, olacak da...
.
O gayretkeşleri bir yana atarak, yöneticilerimize seslenmek istiyorum. Gelin vazgeçin bu imkânsızlaştırma işinden. Biliyorum, Aram Tigran Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil. Hem Yunan hem Suriye pasaportlu... Belki Ermenistan'da vatandaşlık vermiştir.
Özde de sözde de haklısınız. Bu durum problem oluşturur. Yalnız tüm problemlerin çözülmek için doğduğunu da bilmemiz gerekmez mi?
Aram Bey; eline silah alıp adam mı öldürdü, Türklere soykırım yapanların arasında mı yer aldı, Asala'ya mı çalıştı, ırkçılık mı yaptı? Hadi yaptı diyelim, o zaman tamam. Tamam ama yapmadığı yolunda bilgiler var elimizde. Öyle ki ırkdaşlarının yaşadığı Ermenistan'ı bile bu tür tutumlar yüzünden hayatından çıkarmış biri...
Yunanistan'da ne arardı yoksa?
.
Gelip geçen hükûmet üyeleri de dahil olmak üzere çok büyük bir çoğunluk, Ermenilerin yaptığı soykırımın ne menem şey olduğunu anlatabilmek için, benim gibi sıradan bir vatandaş kadar bile gayret göstermedi. Bakmayın şimdi ortak söylemlerde buluşmaya çalışan çıkar gruplarına. Ermeniler bu topraklarda yaşayanların canını çok yaktı. Bu demek değildir ki her Ermeni soykırımcı her Ermeni terörist. Kötü, kötüdür; iyi de iyi... Her yerde var, her yerde olmaya devam da edecek. Aynen bizde olduğu gibi... Hep söyledim hep yazdım: Vatandaşımız Ermenileri tenzih ederim. Yalnız onları mı? Muhakkak ki Ermenistan ve diasporada da tertemiz insanlar var. Ermenilerin içinde beğeniyle izlediğim, okuduğum, dinlediğim, arkadaşlık ettiğim bir dolu insan olduğunu da belirtmeliyim. Muhtemeldir ki bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da olacak! Herkes için doğal olan da bu!
.
İşte bu farklılığı anlayamayanlar yüzünden günümüze taşınan şu kahrolasıca kin ve nefret tohumları, 1800'lerden beri önce fidana sonra da şu dev "Sekoya Servileri"ne dönüp boy attı habire... Hele Türk adı geçince aklını zayi edenler yok mu en komiği ama aynı zamanda en korkuncu onlar. Türkler soykırım yapmadı, soykırım bir yalandır diyen tarihçilere; bir Türk şirketinin reklamında oynadığı için Chevy Chase'e, Atatürk filmi için adı geçti diye Antonio Banderas'a ve birçok olayda birçok kişiye yapılan yaşamsal tehditler yenir yutulur gibi değil. Müzik estetik bir sanattır diye biliriz. Ne gezer... Ermeni müzik gruplarının Türklere küfür ve hakaretler yağdırmak için araladığı fırsat kapısıymış meğer. Şimdi de internet arama motorlarına el atmışlar. Kabahatin yarısı da geçmişten günümüze bu tehditlere boyun eğip işin bu hâle gelmesine neden olan çanakçılarda... İnsan bir fikre inanabilir hatta onun hizmetinde de olabilir. Cana kıymayıp insanları birbirine düşürmedikçe bu gayet doğal. Geçmişte Ermeni arkadaşlarımızla tartıştığımızda ben kendi fikrimi savunurken onlar da kendi fikirleriyle karşı koyarlardı. Öyle sinme, çekinme, korkma falan olmadan; özgürce... Birbirimize asla kırılmaz, akşam aynı sinemaya birlikte gider, güzel yemek oldu mu birbirimizin kapısından içeri "Bu kokan şu mu?" diye uçarcasına dalardık. 1970'li yıllardan itibaren bu dostluğu da dinamitlediler.

Belki Aram Tigran'ın kalbinde de bu tür fikirler vardı. Belki de bazılarımıza ters gelen başka fikirler... Benim, senin, onun kalbindeki; bana, sana, ona ters gelen fikirler gibi... Hangimizde olmuyor ki? Bugünden sonra da hangimizde olmayacak ki?
.
Şu günlerde yeni bir yaprak dökümü başladı sanki. Aram Tigran, Sait Şanlı, Aykut Oray ve daha niceleri... Kim bilir kaç ailenin ocağına düştü ayrılık ateşi. Ailelerinin ve sevenlerinin başı sağolsun. Allah'ın rahmeti hepsinin üstünde kalsın. Yaşarken kölesi olduğumuz şeyler; kısa hayatın açgözlülüğü, kin, hırs ve acımasız eylemlerse eğer, kişinin kendi cehennemi için kesip önceden gönderdiği odun yığını da onlar oluyor şüphesiz. Göçenin cebinde gidense: Sevgi, iyilik, hoşgörü ve insan olabilmenin güzel yanları...

Aram Bey'in Türkiye'de defnedilme işine dönersek:
Günay Tulun yönetenlerden biri olsaydı, izin için ilk imzayı atmıştı bile...



Günay Tulun

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN