Bir Sünni Gözüyle Cem Evi " II " [Hüseyin Doğan]

-->

Biz, Sünnilerin de bir nevi Cem Evi’ne ihtiyacımız var
Şaşırtıcı gelebilir ama genelde tüm yurt dışında, özelde İngiltere’de yaşayan biz sünni gurbetçilerin de "nasıl bir isim verilir, adına ne evi denir bilemem ama" bir tür Cem Evi’ne acilen ihtiyacımız var. Çünkü Londra’nın Edmonton bölgesinde bulunan "Mevlâna Rumi Camii"nin bir oda büyüklüğündeki salonunun dışında Londra'daki camilerimizin hiçbirinde cemaate açık bir müştemilat bile yok. Bilindiği üzere, T.C Büyükelçiliği’ne bağlı Din Hizmetleri Diyanet Vakfı’nın başında, toplumun tüm kesimlerine eşit mesafede duran, önyargısız bir kişilik olan, benim de kendilerini şahsen ve yakından tanıma fırsatı bulduğum din hizmetleri müsteşarı tarihçi yazar Prof. Dr. Seyfettin Erşahin gibi bilge bir zat var. Bu sorun Sayın Erşahin’in görev süresi içinde pekâlâ çözülebilir. Öyle umuyor ve temenni ediyorum ki bu görüşüm Londra’daki sünni kesim tarafından da kabul görecek ve bu eksiğin giderilmesi pek uzun sürmeyecektir.
Cem Evi’nin hizmetlerinin devlet desteğinden yoksun olduğunu da özellikle hatırlatmak isterim. Sadece toplum desteği ve dayanışması sayesinde başarılı oldular, var oldular. Çok samimi ve açıkca söylüyorum; önerimin gerçekleşmemesi durumunda, ben de cenazemin Cem Evi’nden kaldırılmasını vasiyet edeceğim.
Cem Evi de kabul ederse tabii...
Cem Evleri devlet desteğini hak ediyor mu etmiyor mu?
Uzunca bir zamandır Alevi toplum önderlerin ve bir kısım aydınlarımızın uğraşlarına rağmen Alevi toplumunun en önemli kurumu olan Cem Evleri’ne, camilere verildiği gibi Diyanet bütcesinden devlet desteği verilmemesi bence devletimizin ayıbıdır. Her ne kadar zaman zaman bazı Alevi önderleri, ayrımcılığa uğramışlığın duygusallığıyla olsa gerek, “Alevilik İslam dışında bir inançtır.” türü beyanlarda bulunuyorlarsa da Allah da biliyor kulu da biliyor ki Alevilik, İslamın tam da içinde üstelik "ehlibeyit"ten gelen islam mezheplerinden biridir. Tarih içinde zamanla din değiştirip başkalaşan Bulgarlara, tarihin bir cilvesi olarak Musevileşen Hazar Türklerine, şöyle ya da böyle bir şekilde Hristiyanlaşan, hatta Şaman kalmakta ısrar eden bir avuç Türk'e hüzünlendiğimiz bir gerçektir.

Dinleri, fertlerin bireysel anlamda huzurlu olmalarının aracı, “evrensel insanoğlu anayasası” olarak kabul edersek -ki bu kimseyi bağlamayan benim tanımımdır- dünyadaki tüm nüfusları 25 milyonu geçmeyen üç bin yıl öncesinin inancına, anayasasına sahip çıkan Yahudilerin; mabetlerinde şarap içerek ayin yapan, iki bin sene öncesinin anayasasına, inancına sarılan Hristiyanların dinlerini din olarak kabul ederken, içki içilmeyen, kumar oynanmayan, fuhuş yapılmayan mekânlarında sadece, “Ya Allah ya Ali ya Muhammed / Eline beline diline sahip ol haa! Huu Allah hu...” diyerek semah dönen, devlete vergisini veren, askere giden, şehit düşen, helale, harama dikkat eden, adalete özen gösteren, üstelik nüfusumuzun 1/3, siz deyin 1/4 gibi önemli bir çoğunluğunu teşkil eden Alevilerimizin inançlarına devlet ipoteği koymak mübah mıdır?Eğer Alevi vatandaşlarımızın Cem Evlerinin yaşatılmasına yardımcı olunmaz ise korkarım, gelecek nesil Alevi evlatları ateizme ve Hristiyanlığa yönelecektir.
O
zaman bu günahın vebalini kim veya kimler üstelenecek?

En fazla "...senin dinin sana, benim dinim bana" diyebilirsiniz. Ancak devletin en azından vatandaşlık ve insan haklarına saygı göstermesi beklenir. Yine bazılarımızın işine gelmese bile, Alevi toplumu Türkiye’deki Laik Cumhuriyet’in de teminatıdır. 30 yıldır ülkemizde hüküm süren ölümcül teröre rağmen iç savaş yaşanmıyorsa ve inançları devletçe tanınmayan ve aleyhlerinde ayrımcılık yapılan Alevilerimiz “öteki”leşmiyorlarsa bunu 1000 yıllık kardeşliğin yarattığı, perçinlediği ortak paydalara borçluyuz.
Ancak bu değerleri daha fazla istismar etmenin ve yıpratmanın da bir anlamı yok.


Hüseyin Doğan
Londra
huseyin.dogan@btinternet.com

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN