"KAYIP KITALAR SERİSİ 6"
Bu sayfada, ilk fotoğraf olarak, Polinezya’nın Paskalya Adası’nda bulunan ve boyları, tipleri, üslupları, kısaca her şeyleriyle bildiğimiz insan tipinden çok farklı olan ilginç Moaileri kullandım ama sanmayın ki bu konuyu anlatmak için seçilebilecek tek malzemedir bunlar.
Örneğin ağızları dikdörtgen şeklinde açılmış hayvan ve insan heykelleri… Onlardan gördünüz mü hiç?
Bilmediğim toprakların fotoğraflarında da olsa çok rastladım onlara… Gördüklerim arasında hayvan heykeli olarak genelde arslan ve değişik tipte atlar kullanılmıştı. İnsanlar arasındaysa çeşitli ırklardan, hatta bugün fantezi olarak kabul ettiğimiz, ama belki de bir zamanlar var olup da bugün nesilleri tükenmiş tipler bile vardı.
İnsan ya da hayvan, bir şey fark etmiyor. Hepsinin yüzünde kederli bir şaşkınlık, ağızlarını bir şey söyler, bir ismi seslenir gibi açmış ya da büzmüşler.
Olayın bir de başka bir gizemi var. Heykeller eğer birkaç taneyse hepsi aynı yöne döndürülmüşler. Tıpkı Polinezya’nın Paskalya Adası’nda yan yana sıralandırılarak, hepsi aynı yöne bakar duruma getirilmiş tonlarca ağırlıktaki o dev heykeller gibi. Tıpkı bugün Çin sınırları içinde kalmış, dağlık “Qin Ling Shan” bölgesinde bulunan ve giriş çıkışı yasaklanmış topraklardaki Türklere ait olduğu söylenen çok sayıda piramidin bulunduğu yerdeki insan ve at heykellerinde olduğu gibi. O koskoca o ağır heykelleri, tek yöne bakmaları için sıralı bir düzene kavuşturmak, bayağı çileli bir çaba ister. Hepsini aynı yöne baktırmak için sarf edilen bu çabanın amacı ne ola ki?
Tuhaflık da tek değil…
Neden doğal bir biçimde değil de bir ağzın açılabileceği en zor şekilde, dikdörtgen ifadelerle tasvir edilmiş bu heykeller?
Sanki bir simgenin ardına sığınmış, seslenir gibiler.
Az önce, Paskalya Adası’ndaki o dev taş heykellerden; yine Paskalyalılar gibi Moai diye söz etmiştim. Bunları kadın ve erkek olarak da ayırıyorlar.
Taş heykel kadınsa buna Moai Pæpæ deniyor. Erkekse Moai Kavakava…
AZİZ VATAN: MU
Yazı diline bakalım hemen.
İçi boş dikdörtgenler kadim dillerde bugünkü “M” harfinin atasıymış.
Mu dilinde okunuşlarıysa “mu ve ma”…
Geldik yine aynı konuya, kayıp kıtalara…
Mu, kayıp kıtalar arasında en çok hayranlık duyduğum insanların yaşadığı muhteşem bir barış kıtasıdır.
Sonsuza doğru uzanan düzlükler diye betimleyebileceğimiz engebesiz ovalarla kaplıdır her yeri.
Allah’ın hayat için verdiği tüm nimetler sanki orası için özel tasarlanmış gibidir.
Teknoloji de çok ileri gittiklerine dair bazı bilgiler var.
Işıklar içinde büyük bir süratle yol alan gemilerin, su üstü ve su altında gittiğinden; Hintlilerin “Ramayana”sındaki ünlü “vimana”lara benzer uçan araçlardan söz edilir. Bunların, Mu’nun hangi döneminde gerçekleştiğini bilemiyorum ama kadim dillerin kadim manastırlarında korunan belgelerin bunlara da açıklık getirdiklerine dair küçük bir bilgim var.
İNSANCIL KOLONİLER
Muluların dünyanın çeşitli yerlerine koloniler kurduklarını; Avrupalılar gibi egemen bir üst sınıf peşinde koşmadan koloni halklarıyla kaynaştıklarını, bilimlerini onlarla paylaştıklarını yazmıştım bir ara…
Bir de vurgulama yapmış, tümüyle aynı sözcüklerle olmasa da “Mu’dan geldiklerine dair efsanevi bir söylentinin olduğu Türkler gibi…” demiştim.
İşte Mu insanının kurduğu bu kolonilere Maya deniyor. Amerika’nın Mayaları gibi; Çin, Hindistan, Orta Asya, Tayland, Tibet, Laos, Bengladeş, Anadolu, Atlantis, Mısır, Avrupa ve dünyanın birçok bölgesinde de Maya denilen bu kolonilerden kurulmuş.
Maya; Ma insanının, yani Muluların ülkesi… Selamlıyorum onları…
Şu an oldukları yerlerde, onların; yaşayan dünyadaysa torunlarının aldığını düşünüyorum bu selamı…
Torunlar kim derseniz; belki siz belki ben belki Berç belki Panayot belki İngrid belki Muna belki Hans belki Johnny belki de Vitali Bey’le Mango Kapak adlı çocuk ya da Piyotr’la Elsa; bel ki de hepimiz…
Okuyan dostları sıkmadan, yavaş yavaş selamlaşıp, bir sonraki yazıda buluşmak için randevulaşalım en iyisi…
7. yazıda görüşebilmek umuduyla...
Günay Tulun
“KAYIP KITALAR KİTABI" adlı serinin bir önceki yazısı "Ya Atlantis'se?” ve
üç gün sonra yayına verilecek yeni yazı "Sevgili Mu"yu, site ana sayfasındaki