Sinir Sözcükler [Günay Tulun]

İSTEĞİN ARZUN MANGASI 
Gülse Birsel, Avrupa Yakası'nın Gaffur tiplemesi için yazdı ya, herkesin ağzında "İsteğin, arzun" saçmalığı…
Er Ağalar! Hanım Ağalar! Ercikler! Hanımcıklar! Ayıp oluyor.
Bir dizi filmin, cahil ve görgüsüz kahramanı için yazılan o sözleri, ağzınıza sakız etmiş; o program senin, bu program benim demeden "isteğin, arzun", "istekli, arzulu", "arzusu, isteği" diye Zübüktrük Aydıncıvık konuşmalar yapıyorsunuz.

Komiksiniz!
Cehaletin verdiği bir komiklik bu. Yorumcusu, siyasetçisi, yağcısı, tarihçisi, magazin erbabı; oyuncu, oynamayıcı hepsi histeri krizi geçirircesine tutturmuşlar:
"İstek, arzu; arzu, istek; istek de arzu; arzu da istek…

Bire karnabahar kılıklılar! Bilesiniz ki istek de arzu da aynı anlamı taşır.

Eskiden, bugün artık süperliğe terfi etmiş bir hanım starımız, "örneğin mesela" diye konuşmaya başladı mı yerlere yatardık. Bugün nerede o bilinçli kitle... Yerlerini yeller, koltuklarını dil katilleri doldurdu.

Türkçemiz; ekran şebekleriyle gazete makaklarının ortak hücumlarıyla katledilirken, tek Allah'ın kulu bulamıyorsun ki seninle birlikte "Höst!" diyebilsin.
Yeni kuşakların Türkçesini boza boza konuşuyor, konuştukça televizyon ve gazetelerde daha çok yer alıyor bu densizler.

Bunları yetiştiren Türkçeciler utanmaz mı acaba?
Yazık, yazık ki; ne yazık!


MUTLU MESUT TABURU
Bir de "mutlu mesut" şapşalları var.
Ey Türkçe katilleri; mutlu ne demekse mesut da o demek, mesut ne demekse mutlu da o!

GARİP GUREBACILAR TİMİ
Başbakan, bir zamanlar "garip guraba" dedi ya, o sözcüklere de bir dolu taraftar çıkıverdi hemen…
Aman Allah'ım, ne çok yağdanlık var ülkemde. Buna rağmen her şey gıcırdıyor her şey ses yapıyor.
Gurabanın ne demek olduğunu bilmem ama "garip ile gureba"nın biri tekil, diğeriyse aynı kelimenin çoğulu…
Eğer "Türk Dil Kurumu" son anda bir şaka yapmazsa bunları beraber kullanan hiçbir sağlıklı örnek bulamazsınız. Sözün kısası, Başbakan'dan önce hiç kimse bu sözcükleri beraber kullanıp Türkçeyle oynamamıştı. O yüzden "garip gureba" literatüre de geçmemiş.

Şimdi biri çıkıp da der mi "E! Fakir fukara, vekil vükela oluyor da garip gureba neden olmazmış?"
Ola ki dedi. O zaman, ona, "De get len!"den başka söyleyecek söz bulamam.
Başbakan yanlış yapıyor diye illa yeni bir tekerleme doğması mı gerek?
Bir bilse; o yanlış beraberlik kaç yüzyılın mahsulü ve birlikte kullanıla kullanıla neredeyse tekerlemeye dönmüş. Dönmüş ama sözcüklerin birlikteliğinden de iki değil tek anlamlı bir sözcük doğmuş. İnanmayan, eline bir sözlük alıp baksın.

Bu paragrafın başında Başbakan'ın "garip guraba" dediğini yazmış, ondan sonra da o gurabadan, bir yer hariç, sürekli olarak gureba olarak söz etmiştim.
Bunlardan biri yanlış…
Acaba hangisi dersiniz?

ENDİREKT SERBEST VURUŞÇULAR TAKIMI 
Beni çıldırtan sözcüklerden biri de bu…
Futbol hakeminden yorumcusuna, teknik direktöründen oyuncusuna kadar hepsi aynı yanlışın peşinde; bilmiş bilmiş konuşuyorlar.
Be güzellerim, özgürlüğü kısıtlanmış özgürlük nerede oluyor ki futbolda da olsun?
Doğrudan vuramayacağın, mutlaka birisine değmesi gereken bir atışın adı "nasıl serbest vuruş olur ki?"
Buna rağmen adamlar yıllardan beri papağan gibi tekrarlayıp duruyorlar: "Endirek serbes vuruş! Endirek serbes vuruş!" Üstelik sözcüğü kale direğiyle karıştıra karıştıra yapıyorlar bunu.

Sözcüğün aslı endirekt.
Anlamıysa "aracılı, doğrudan olmayıp dolaylı olan" demek.
Serbes, serbez, selbes, selbez deyip durduklarıysa serbest...
Hadi gelip anlatsın, aydınlatsınlar bizi.
Biz de öğrenelim, bakalım aracılı özgürlük nasıl bir şeymiş?
Yoksa Rahmetli Erbakan'ın ünlü gırgıriyelerindeki gibi, "Kadayıfın altı kızardı da fazladan glu glu dansı" mı yapılmakta?"



Günay Tulun

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN