AKP Neden Düşük Yaptı [Ömer Sağlam]
Ben AKP'nin seçim bildirgesini okumadım.
Dolayısıyla okuyanların yalancısıyım.
Denildiğine göre; AKP, seçim bildirgesinde
başkanlık sistemi hakkında sayfalarca geyik muhabbeti yaptığı halde, yıllardır
bır bır bır milletin kafasını şişirdiği "Çözüm Süreci" hakkında bir
kelime bile etmemiş.
Seçim beyannamesini., özellikle
"başkanlık" ile ilgili bölümü bizzat kaleme aldığını söyleyen ve bu
suretli kendi ipini kendi çeken Davutoğlu sebebini şöyle açıklamış
gazetecilere:
"Dijital ortamda metin baskıya gönderilirken,
bazı kaymalar olmuş, bir iki sayfa düşmüş..."(1).
Tesadüfe bakınız ki; kayan ve düşen sayfalar "Çözüm Süreci"ne ait
sayfalarmış!
Ne hikmettir ki; "Türklük kavramının
anayasadan çıkarılmasına" dair sayfalar beyannamede sapasağlam duruyor ama
"Çözüm Süreci"ne ilişkin sayfalar, pıt diye kayıp düşmüş metin
içinden!
Sakın bu düşme ve düşük yapma hadisesi, seçime
kadar geçerli olmasın!
Malum; başta Cumhurbaşkanı olmak üzere AKP,
yöneticileri bugünlerde değme Türkçülere ve Turancılara şapka çıkarttıracak
biçimde milliyetçi söylemlere kaptırdılar kendilerini.
Tarihi Derinlik mi? Sakın ha...
Gazetecilerin "Türklük kavramı ‘Yeni Türkiye Sözleşmesi’nde neden
yok? Bu metin yeni anayasanın ipucu mu?" şeklindeki sorusuna sanal Başbakan Davutoğlu şu
cevabı vermiş:
"Azıcık etimoloji bilgisine
sahip olan, zaten Türkiye kavramı içinde hangi kimliğin bulunduğunu bilir. Bir
vatandaşlık tanımı yapılırken o ülkeye ait olmakla ilgili bir tanım yapılır.
‘Stratejik Derinlik’ten sonra ‘Tarihi Derinlik’ diye bir kitap yazmayı düşünüyordum, yazamadım. Bir
bölümünü yazmıştım ama sonra ‘AK Parti’ye ve Sayın Başbakanımıza zarar verir’
düşüncesiyle bıraktım. Benim ‘tarihi derinlik’ dediğim kimlik unsurlarıyla
çağdaş bir anayasa arasında hissi bir bağ kurmak ve bunu modern, demokratik bir
hukuk devletinin içine yerleştirmek. O yüzden dikkat ederseniz metinde
kullandığım ifadeler arasında Türk yok ama Kürt de yok; Sünni yok ama Alevi de
yok. Çözüm sürecini de özellikle yazmadım. Çözüm süreci konjonktürel bir şey,
çözdüğünüzde biter. Bu metin istedim ki 100 sene sonra da tarihi bir referans
olsun..."(2).
Kiziroğlu Ahmet Hoca, bereket versin "Tarihi
Derinlik" kitabını yazamamış!
Düşünsenize bir; "Stratejik Derinlik" kitabı başımıza neler açtı?
Bizi adeta dünyadan koparıp kendi içimize hapsetti!
Bir de "Tarihi
Derinlik" kitabını yazıp, sonra da tıpkı "Stratejik Derinlik" isimli kitabı gibi, yazdıklarını
uygulamaya kalkışsaydı, maazallah şimdiye kadar çoktan bölünmüştü Türkiye!
Şimdi Dalga Geçme Zamanıdır Efendiler!
Madem AKP yönetimi, yıllardır "Çözüm Süreci" diyerek kafalarımızı şişirdi ve bu
konudaki söylemleriyle bu millete, adeta
Ermeni mezaliminden sonra ikinci büyük zulmü reva gördü!
Madem yıllardır bunun geyiğini yaptı ve şimdi de "matbaaya giderken çözüm sürecine dair
sayfalar dosyadan düşmüş" diyerek milletle dalga ve .aşak geçiyor ve
milletin aklıyla alay ediyor, şu halde biz de konuya ilişkin dalgamızı geçelim:
Öncelikle belirtelim ki; "Çözüm Süreci"ne ilişkin sayfaların, metin içinden kayıp
düşmesi, hem AKP'nin, hem de milletin hayrına olmuştur.
Zira "Çözüm
Süreci" denilen ve bizce kelimenin tam anlamıyla "Çözülme Süreci" olan proje, tamamıyla milletimiz için gayri meşru yoldan
peydahlanmış "veledi zina"
bir çocuktu!
Bu sebeple AKP'nin rahminden, pardon Seçim
Bildirgesi'nden kayıp düşmesi ve bu anlamda AKP'nin düşük yapması, Allah'ın bir
mucizesi ve Türk Milleti'nin hayrına olan bir takdiridir!
Bunu, öncelikle böyle değerlendirmek gerekir.
Anladığımız kadarıyla AKP, istemeden bu çocuğa hamile kalmış, şimdi de
bu çocuğu istemediği için düşük yapmıştır!
Eğer gerçekten bu çocuğu isteseydi; normal bir
doğumla dünyaya gelmesini sağlardı!
Sezaryenle doğum yapsa bile, nasıl olsa doğum
masraflarını millete fatura etme imkanı vardı!
Madem AKP, kendi rahminde böyle piç bir çocuğun büyüyüp,
serpilerek doğmasını istemedi ve kendi isteğiyle düşük yaptı, şu halde
sorulması gereken soru şudur:
AKP'yi "Çözüm
Süreci" isimli bu veledi zina çocuğa kim hamile bıraktı?
Yani bu konuda AKP'ye zorla sahip olan, onun ırzına
geçen ve tecavüz eden kimdir?
Dolayısıyla; bu veledi zina çocuğun babası olan
tecavüzcü, derhal bulunmalı ve cezası milletçe verilmelidir.
7 Haziran 2015 tarihi ise bu cezanın infaz
edileceği tarih olmalıdır!
Hadım Yasası Uygulansın!
Bence AKP'yi "Çözüm
Süreci" isimli veledi zina çocuğa hamile bırakan tecavüzcüye verilecek
ceza "Hadım" ya da "İğdiş" etmek olmalıdır!
Bu bakımdan benim tavsiyem; 2014 yılında AKP'li
vekillerin teklifiyle meclisten geçen ve kamuoyunda "Hadım Yasası" olarak bilinen yasa hükümleri, ilk olarak
AKP'yi hamile bırakan bu mütecavize uygulanmalıdır.
TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak
Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Alev Dedegil'den
öğreniyoruz ki; kamuoyunda "Hadım
Yasası" olarak da bilinen ve 18 Haziran
2014'te yasalaşan kanunun 82. maddesinde; "Tecavüz
suçu işleyenler hakim kararıyla tıbbi tedaviye tabi tutulur" şeklinde
bir düzenleme bulunuyor(3).
Bu, özellikle çocuklara yönelik
cinsel istismarlarda tecavüzcünün, kimyasal yollardan, yani ilaçla cinsel
gücünün ortadan kaldırılması anlamına geliyormuş ve bu tür hadımlaştırma
yönteminde hadım edilen kişi, yine ilaç tedavisiyle eski cinsel gücüne
döndürülüyormuş.
Gelin görün ki; AKP'ye yapılan ve onu
"Çözüm Süreci" isimli
gayrimeşru çocuğa hamile bırakan tecavüzcünün suçu haddinden fazla ağırdır!
Zira bu sapık, sadece AKP'ye tecavüz
etmekle kalmamış, bu suretle büsbütün Türk Milleti'nin ırzına geçme
teşebbüsünde bulunmuştur.
Çünkü "Çözüm Süreci" adı altında dayatılan bu süreç, gerçekte "Çözülme Süreci" ve
nihayetinde milletin küçük parçalara bölünmesini hedefleyen bir süreçtir.
Bu sebeple bu işe tevessül eden ve
iktidar partisini de buna alet eden tecavüzcü, bir daha bu işi yapamayacak
şekilde, yani cinsel gücüne tekrar kavuşamayacak biçimde hadım edilmelidir.
Öküzleştirme Yöntemi!
Bu tecavüzcüye karşı uygulanacak
hadımlaştırma yöntemi, eskiden Osmanlı Sarayı'nda Habeşli harem ağalarına
uygulanacak yöntemin aynısı olmalıdır bence!
Nedir o yöntem?
O yöntem; Anadolu'da tosunların
öküzleştirilmesi sırasında uygulanan yöntemdir!
Yani tecavüzcünün testislerinde
bulunan ve cinsel yönden onu tahrik eden yumurtaların kesip atılmasıdır!
Malum; eskiden traktörün olmadığı
zamanlarda çift-çubuk işleri öküz veya manda denilen erkek sığırlarla
yürütülürdü.
Ancak ne var ki; erkek sığırlar,
dişilerini kovalamaktan ve onları bir köşeye sıkıştırıp haletmekten fırsat
bulup da bir türlü boyunduruğa gelmezlerdi!
Bunun için de Tosun denilen bu sığır
cinsinin, iğdiş edilerek öküzleştirilmesi gerekirdi!
Öküz öyle bir erkek sığırdır ki; inek
ya da düve adı verilen dişisi, kızışarak (göğe gelerek), gelip üstüne çıksa
bile dönüp bakamaz haldedir.
Çünkü mahcup olacağının farkındadır!
Açıkçası onun durumu tam da Haydar
Dümen'liktir artık.
Okur-yazarlığı da yoktur ki;
mastürbasyon yapmaktan cinsel hayatlarını bitiren hamam çocukları gibi, kâğıdı
kalemi alsın Haydar Hoca'ya "Kuşum
ötmüyor" mektupları döşensin!
Dişisi kızışarak yanına sokulduğu ve
çeşitli hayvansı cilveler yaparak davetkâr davranışlar sergilediği halde cinsel
olarak kılını bile kıpırdatmayan bu hayvanlara boşuna "Öküz" dememişlerdir yani.
Bizim yörede, tosunların ve
katırların iğdiş edilmesi oldukça seyirlik bir manzara idi eskiden.
Bu hayvanlar köy meydanında veya
harman yerinde önce insan gücüyle yere yatırılır ve dört ayağı uzunca bir
sırığa bağlanarak hayvan kımıldayamaz hale getirilir, sonra da baytar elindeki
bıçakla hayvanın testisini deşerek içindeki yumurtaları keser alır, arkasından
da açılan yarayı bir güzel dikerdi!
Rahmetli babam da bu konuda hüner
sahibi bir adamdı.
Ancak o, daha çok erkek keçiler ve
koyunlar üzerinde sergilerdi bu hünerini!
Onun yöntemi hayvanın testisini bir
ucundan birbirine sıkıca bağlı keser sapı boyunda düzgün iki sopanın arasına
hayvanın testisini dip tarafından sıkıştırıp sonra da üste gelen sopaya keser
veya çekişle vurmak suretiyle uygulanan bir yöntemdi,
Böylece hayvanın yumurtalarına kan
taşıyan damarları ezer ve yumurtaların zaman içinde küçülerek ortadan yok
olmasını ve erkekliğin ölmesini temin ederdi bu yöntem.
Bu tür küçük baş erkek hayvanların
bir başka kısırlaştırma yöntemi de testislerin kendi ekseni etrafından
alabildiğine bükülerek içerideki damarların kan taşıyamayacak biçimde
sıkıştırılması şeklinde uygulanırdı.
Görüldüğü gibi; eskiden bizim
oralarda uygulanan kısırlaştırma yöntemi oldukça vahşiyane bir şekilde
uygulanıyordu.
İşlem sırasında hayvanların
duydukları acıyı, köyü saran böğürtü sesinden anlamak pek ala mümkündü!
Dolayısıyla; "Çözüm Süreci"
konusunda iktidar partisi AKP'yi hamile bırakan ve bu suretle büsbütün milletin
ırzına geçmeyi kafasına koymuş olan tecavüzcüye de bence aynı vahşi yöntem
uygulanmalıdır!
Ne o kardeşim, ilaçla, iğneyle
uyuşturacaksın, cinselliğini geçici olarak öldüreceksin; canın çekince de yine
aynı yöntemle erkekliğini geri bahşedeceksin.
Yani bunu bir pazarlık konusu
yapacaksın!
Hayır efendim; bence bu tür ırz ve
namus düşmanları temelli olarak hadım edilmelidir.
Hele hele bu tecavüz suçu, topyekun
bir milleti hedef almışsa...
Ömer Sağlam
______________
1-http://www.radikal.com.tr/politika/davutoglu_cozum_sureci_beyanname_matbaaya_giderken_dustu-1339092,
2-Aynı haber.
3-http://www.haberler.com/alev-dedegil-kimyasal-kastrasyon-hadim-ile-ilgili-6973311-haberi/
ALINTI YAPMAK İÇİN
- Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
ESER EKLEMEK İÇİN
- "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
YORUM YAZMAK İÇİN
Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.