"Astana Paktı" ya da Ayı ile Yatağa Girmek [Ömer Sağlam]
Suriye'de ateşkes süreci konusunda Rusya ve Türkiye'nin
garantörlüğünde anlaşmaya varılması, bu anlaşmanın, BM Güvenlik Konseyi'nce
onaylanarak destekleneceğinin açıklanması, anlaşmaya İran'ın sıcak bakması,
ayrıca Katar ve Suudi Arabistan'ın da Astana'daki görüşmelere katılacağının
öngörülmesi, bizde Acaba, "Bağdat
Paktı" ve "Balkan
Paktı" gibi yeni bir pakt mı doğuyor düşüncesi uyandırmıştır.
Yani "Astana
Paktı"; neden olmasın?
Bize göre; Trump yönetimindeki ABD'de Rusya ve
Türkiye'nin önderliğinde kurulmakta olan bu ittifaka katılabilir.
Tıpkı bir zamanlar İngiltere'nin Türkiye-Irak ve Pakistan
arasında kurulan Bağdat Paktı'na (CENTO) katıldığı gibi.
Çünkü, 35 Rus diplomatının Obama yönetimince sınır dışı
edilmesine karşılık, Putin'in "ABD'ye
misilleme yapmayacağız" şeklindeki açıklaması üzerine Trump'ın yapmış
olduğu "Putin'in her zaman akıllı
birisi olduğunu biliyordum" çıkışı, bizce de oldukça önemlidir.
Bu ikili arasında yakın arkadaşlık olduğu da
söylenmektedir.
Bilindiği gibi; geçenlerde Putin'in kendisine gönderdiği
mektup için de "Putin'den çok hoş
bir mektup aldım" açıklaması yapmıştı Donald Trump.
Türkiye'de pek çok kişi, Trump'ın, kabinesini genelde
şahinlerden oluşturduğundan hareketle Türk-ABD ve ABD-Rusya ilişkilerinin daha
da gerileceğini ve Trump yönetiminin çok daha şahin bir dış politika
izleyeceğini söylüyorlar.
Oysa ben, nedense tam aksini düşünüyorum.
Yani oldukça iyimserim bu konuda.
Trump'ın "Putin'in
akıllı adam olduğunu biliyorum" sözünde gizli bir tehdit var mı, yani "Putin, bizi karşısına almayacak kadar
akıllı adamdır" şeklinde bir ima var mıdır onu da zaman gösterecektir.
Ancak kabul edelim ki; şimdiki Rusya, 1990'ların Rusya'sı
değildir ve caydırıcı gücü daha da belirgin hale gelmiş bulunmaktadır.
Suriye'de adeta tek başına at oynatır hale gelmesi, bunun
en bariz göstergesidir.
Türkiye, bu yakınlaşmadan azami ölçüde menfaat
sağlamalıdır diye düşünüyorum ben.
Gazeteci Nevzat Çiçek de bizim gibi düşünenlerden.
Dün (1 Ocak) Habertürk Tv'de yayınlanan "Türkiye'nin Nabzı-Özel" programında
dile getirdiği "Avrasya'da Yeni bir
ittifak doğuyor" şeklindeki sözleri, bizim "Astana Paktı mı?" sorumuza adeta bir cevap
niteliğindedir.
Umarım 23 Ocak'ta başlaması planlanan
"Astana Zirvesi", böyle bir paktın belirleyicisi olur.
Ayı İle Yatağa Girmek!
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin, Rusya ve
Türkiye'nin ortak başvurusu üzerine, Suriye’de, Türkiye ve Rusya’nın garantör
olduğu ateşkes anlaşması sürecini onaylayıp destekleme kararı almış olması,
bence Türk diplomasisinin son yıllarda kazandığı en büyük başarıdır.
İnanıyorum ki; BMGK'nin bu kararı onaylamış olması,
Türkiye'nin, ülke içinde ve dışında bütün terör örgütleriyle olan mücadelesini
daha da kolaylaştıracaktır.
En başta da Suriye'nin kuzeyinde devlet kurmaya çalışan
PKK unsurlarıyla olan mücadelemizi kolaylaştıracak ve daha da meşru hale
getirecektir.
Rusya'nın şu anda El Bab operasyonuna havadan destek
vermesi ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunması, bizde, Türkiye'nin, Afrin,
Kobani ve Cizre'de kendine göre birer kanton ilan eden PKK ile yapacağı
mücadelesinde de Rusya'nın destek verebileceği gibi iyimser bir hava yaratmış
bulunmaktadır.
Hele hele, ABD'nin, YPG'yi neredeyse bölgede kendi kara
gücü gibi benimsemiş olması ve silah desteği sağlaması, Rusya'nın bu duruma
daha uzun süre seyirci kalamayacağı ve ister istemez Türkiye'nin yanında yer
alacağı gibi bir izlenim yaratmaktadır bizde.
Bölgeyi ve bölgede etkin olan terör örgütlerini iyi
tanıyan gazeteci Nevzat Çiçek'in, yine yukarıda bahsi geçen programda,
söylediği sözler oldukça önemlidir.
N.Çiçek, özetle; Irak Başbakanı Haydar İbadi'nin "PKK Türkiye'nin, YPG Suriye'nin terör
örgütüdür. Bu örgütler Irak'ı terk etmelidir" şeklindeki çıkışından
hareketle Sincar'daki PKK-IŞİD yapılanmasının tedirgin olduğunu ve PKK'nın
Rojova kantonunun ismini değiştirme yoluna gittiğini söylemiştir.
Rusya ile olan ilişkilerdeki düzelme, bize bir kez daha
İsmet Paşa'nın o ünlü sözünü hatırlatmış bulunmaktadır; "Büyük devletlerle komşu olmak ayı ile aynı yatağa girmeye benzer.
Ayının ne yapacağı belli olmaz..."
Dolayısıyla; siyaseten ayı ile özdeşleştirilen Rusya,
bize karşı şimdilik sükûnet dönemini yaşamaktadır ve biz, bundan azami derece
istifade edebiliriz ve etmeliyiz diye düşünüyorum ben.
Siyaseten ayı ile girdiğimiz yataktan pençe darbesi
almadan çıkabilirsek ne mutlu bize!
ABD'nin Zağar Durumları
Ülkemizde ve Rusya'da peş peşe cereyan eden terör ve
öngörülmez kaza hadiseleri, ister istemez gözlerin ABD'ye çevrilmesine sebep
olmaktadır.
Beşiktaş ve Kayseri saldırılarından sonra Rusya'nın
Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un katli ve hemen birkaç gün sonra Rus
uçağının Karadeniz'de düşmesi ve 31 Aralık akşamı İstanbul'daki bir eğlence
yerine yönelik terör saldırısı, gözlerin ister istemez ABD'ye çevrilmesine
sebep olmuştur.
ABD yetkilileri ise sürekli, bu tür imaları yalanlamakla
meşgul bu günlerde!
Peki bu tür terör eylemlerinden sonra bakışlar neden
ABD'ye çevrilmektedir?
Çünkü ABD, Suriye'de bir miktar zağar durumuna düşmüş
ve kapının dışında bırakılmış gözüküyor.
Bunun için de bir hayli huzursuz bugünlerde.
ABD, bu huzursuzluğunu 35 Rus diplomatını sınır dışı
ederek ve ülkesindeki 2 Rus temsilciliğini kapatarak açık etmiştir.
İşte bu durum, Türkiye'yi ve Rusya'yı hedef alan her
terör saldırısından sonra gözlerin ister istemez ABD'ye yönelmesine sebep
olmaktadır.
Reina
Saldırısı
"Yeni
yıla nasıl girersek bütün yıl öyle geçermiş" diyorlar.
Umarım
2017 bu kabulü haklı çıkarmaz!
İstanbul'daki
terör saldırısında ölenlerden dolayı, mekânın ve ölenlerin o sırada içinde
bulundukları ortamdan hareketle, açık veya gizli sevinç duyanlar varsa, onların
imanlarını ve vicdanlarını yeni baştan sorgulamaları ve iman tazeleyip, tövbe
etmeleri gerekir.
Zira
Mâide suresinin 32'inci maddesinde şöyle buyrulmaktadır:
"...Kim,
bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız
yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı
kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur..."
Öte
yandan, bu saldırı üzerine devleti ve hükümeti hedef gösterenler veya bu
saldırıyı belli bir inanç grubunu hedef alan saldırılar olarak nitelendirenler
varsa, onlar da aynı şekilde tövbe ve istiğfar etmelidirler; çünkü onlar da
birer fasık durumuna düşmüşlerdir.
Ölenlere
Allah'tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı dilerim.
Ömer Sağlam
ALINTI YAPMAK İÇİN
- Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
ESER EKLEMEK İÇİN
- "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
YORUM YAZMAK İÇİN
Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.